Türkçe
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Türkiye Türkçesi, Türkçe |
|
Konuşulduğu ülkeler | Türkiye, Bulgaristan, KKTC[1], Makedonya, Yunanistan, Kıbrıs, Kosova, Romanya, Azerbaycan, Suriye, Irak, Almanya, Hollanda, Fransa, Rusya, Avusturya, ABD, Kanada, Belçika, San Marino, İsviçre, Birleşik Krallık, Danimarka, Norveç, İsveç, Avustralya, Kırgızistan, İngiltere Lihtenştayn Suudi Arabistan (Ayrıca) Sürgündeki Ahıska Türklerinin yaşadığı ülkeler |
---|---|
Konuşan kişi sayısı | 63,000,000 Milyon (anadil olarak)[2][3] 85,000,000 Milyon (ikinci dille beraber)[4] |
Sıralama | 21[5] |
Dil grubu sınıflandırması | Altay Dil Ailesi
|
Resmî durum | |
Resmî dil olduğu ülkeler | Türkiye Kuzey Kıbrıs[1] Kıbrıs Resmî bölgesel diller olarak: Kosova Makedonya Romanya Irak |
Dili düzenleyen kurum | Türk Dil Kurumu, Dil Derneği |
Dil kodları | |
ISO 639-1 | tr |
ISO 639-2 | tur |
ISO 639-3 | tur |
SIL | TRK |
Not: Bu sayfa Unicode ile kodlanmış IPA fonetik sembolleri kullanıyor olabilir. | |
Vikipedi'nin Türkçe sürümü | |
Ayrıca bakınız: Dil – Dil aileleri |
Türkçe veya daha doğru kullanımla Türkiye Türkçesi, Ural-Altay dil ailesine bağlı Türk dillerinden ve Oğuz Grubu'na mensup bir dildir. Türkiye, Kıbrıs, Irak, Balkanlar, Orta Asya ve Orta Avrupa ülkeleri başta olmak üzere geniş bir coğrafyada konuşulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti,Bosna Hersek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti[1] ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin resmî; Romanya, Makedonya, Kosova ve Irak'ın ise tanınmış bölgesel dilidir.Bulgaristanda ise bazı bölgelerde konuşulmaktadır. Türkçe, farklı lehçelere ayrılmış bir dildir. Bu dilbilimcilerin lehçeler olarak kabul ettiği bu farklılıklar, TDKca ağız ve şive olarak nitelendirilmektedir. Bu lehçelerden İstanbul ağzı-lehçesi, sivrileşerek yazı dili hâline gelmiştir.[6] Türkçe, 8 ünlü harf sayısıyla beraber zengin bir dil olmasının yanı sıra, özne-nesne-yüklem şeklindeki cümle kuruluşlarıyla bilinmektedir. Ayrıca Türkçe sondan eklenmeli bir dildir.[7]
Sınıflandırılması
- Ana madde: Türk Dilleri ve Altay Dilleri
Türkiye Türkçesi; Gagavuzca, Horasan Türkçesi ve Osmanlıca ve birkaç lehçe ile birlikte Altay dil ailesi'ne bağlı Türk dilleri ailesi'nin Oğuz Grubunda yer almaktadır.
Konu başlıkları[gizle] |
Resmî durumu [değiştir]
Türkçe (Türkiye Türkçesi), Türkiyenin 'nin ve Türkiye Türkleri'nin resmî dilidir. Türkiye'de Türk Dil Kurumu, Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1932 yılında Türk Dili Tetkik Cemiyeti olarak bağımsız bir organ olarak kurulmuştur. Türk Dil Kurumu dilin sadeleşmesi, türkçeye dair bilimsel araştırmaların yapılması, yabancı kökenli sözcüklerin değiştirilmesi dair çalışmalar yapmaktadır
Türkiye Türkçesi bugün (Mart 2009) Kosova’da, Prizren, Priştine, Mitroviça, Vuçıtırın, Gilan belediyelerinde resmî statüye sahiptir. Diğer bölgelerdeki resmiyeti ortadan kaldırılmıştır. Makedonya'da da bazı belediyeler düzeyinde resmîdir.[8] (Gostivar'da Makedon ve Arnavut dilleriyle beraber.)
Bulgaristan'ın %10 kadarının anadilidir. Bulgar Devlet televizyonunun Türkçe programları vardır. Kırcaali belediyesi ise iki dilde hizmet verir.[9] Deliorman ve Doğu Rumeli'de ise okullarda seçmeli anadil dersidir. Yunanistan'da ise İskeçe ve Gümülcine'de seçmeli anadil dersidir. Dinî işlerde de kullanılmaktadır. Rodos'taki 2,500 kişilik Türk azınlığı ise bu haklardan mahrumdur. Bununla beraber Romanya'da yaşayan 35,000 Türk devletçe resmî olarak tanınmıştır ve parlamentoda 1 milletvekilliği ile temsil edilirler.[10]
Irak'ta ise Türkmenlerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde Türkçe resmî dildir. Irak Türkmenleri günlük hayatlarında Güney Azericeyi ve Urfa lehçesini kullanırken[11] konuşurken, resmî yazı ve eğitim dili olarak Türkiye Türkçesini kullanmaktadırlar. Dolayısıyla Türkçe, Kerkük, Telafer gibi kentlerde resmî dildir.[12]
1960'larda iş gücüne ihtiyaç duyan Avrupa kapılarını büyük ölçüde Türklere açmış ve Türkiye'den Avrupa'ya yoğun bir göç yaşanmıştır. I. Dünya Savaşı sonrasında Balkanlar'da yaşamaya devam eden Türkler ile birlikte bu insanların sayısı günümüzde neredeyse 6 milyona ulaşmıştır ve büyük bir çoğunluğunun ana dili Türkiye Türkçesidir. Amerika ve Avustralya'da ise yaklaşık 200 bin kişi Türkçe konuşmaktadır.
Kosova, Bosna Hersek, Yunanistan, Gürcistan gibi ülkelerde anadili Türkçe olmadığı hâlde Türkçeyi bilen insanlar eklendiğinde Türkçeyi bilebilen insan sayısı 75 Milyona çıkmaktadır.[4]
Tarihsel gelişimi [değiştir]
Orta Asya'dan Anadolu'ya [değiştir]
Türkiye Türkçesi, onu kullanan göçer evli ve yerleşik kavimlerin doğuda Japonya'ya, batıda ise Avrupa'ya doğru hareketiyle yayılmıştır. Afganistan ve Batı Çin civarında Moğolca; Rusya, Güney ve Güneydoğu Çin bölgesinde Tunguz; eski Sovyetler Birliğinin batısında Türkiye'ye, güneyde ise İran'a yayılan bir alanda ise Türki diller olarak değişmiştir. Güneyde bulunan başlıca Türki diller Türkçe, Azeri Türkçesi ve Türkmen Türkçesidir. Oğuz boylarının kullandığı Gagavuz lehçeleri ve İran kaynaklı Horasan lehçesi, Türkiye lehçesi ile birlikte bugünkü Türkçenin bölümlerini oluşturmaktadır.[13]
« Çıgany bodunug bay kıltım, az bodunug üküş kıltım - (Yoksul halkı zengin yaptım, az halkı çok yaptım) - Orhun Yazıtları[14] » |
Türk dili Yenisey yazıtları gibi tabletlerden yola çıkılarak 1300 yıl önceye kadar kaynaklanabildiği gibi yazıtlarda kullanılan alfabenin gelişmişliği bu dilin daha eski tarihlere dayandığının en somut delilidir.[15] Bugünkü Moğolistan'da Orhun (veya Orhon) nehri yakınlarında bulunan Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından başka, dönemin tanınmış veziri Tonyukuk'un da kendisi için diktirdiği Ulan Bator kenti yakınlarındaki iki taş, Orhun Yazıtları'nın başlıca örnekleridir.[16]
Divanü Lügati't-Türk, Türk dilini anlatan ve bu dilin kapasitesini göstermek için yazılan ilk sözlük eseridir ve Kaşgarlı Mahmud tarafından 25 Ocak 1072'de yazılmaya başlanmış ve 10 Şubat 1074'te bitirilmiştir. Bu kitap içinde şu tümce bulunuyor: "Türk dilini öğrenmek çok gerekli bir iş olur". Eser, Türkçenin zengin dilbilgisi özelliklerini en çarpıcı biçimde yansıtan bir özelliktedir.
Türkçenin kullanım alanını genişleten bir başka şahıs, Karahanlı Devleti'nin mensubu, ikinci bir Türk ve Türkçe kültür abidesi olan Yusuf Has Hacib’dir. Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adlı eseri ile Türk dil birliğinin diğer önemli yazılı temelini attı. 1069-1070 yıllarında bu Türkçe eseri tamamladı.
Ahmed Yesevi 12 yüzyılda Türk dilinde yazdığı "hikmet" adlı şiirleri bir araya getiren Türk tasavvuf edebiyatının bilinen en eski örneklerini içeren kitap ile Türkçenin kullanımını etkiledi.
13/14.yy. yaşamını süren Yunus Emre Türkçenin, özellikle "Türkçe şiir dilinin" temel ustası ve abidesi olmuştur. Yunus Emre'nin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da Anadolu'da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir. Şiirlerinin ölçüsü, Türkçenin ses yapısına uygun aruz olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. Tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını, Türkçenin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür.
Hacı Bayram Veli 14/15. yüzyılda Anadolu’da yaşamını süren Türk mutasavvıf ve şair olarak, eserlerini Türkçe olarak yazdı ve Türkçenin kullanımını Anadolu’da önemli şekilde etkiledi. Hacı Bayram Veli, Anadolu’da dil ve kültür birliğinin sağlanması için Türkçe eserler yazılmasında Leme’at ve Gülşen-i Raz gibi eserlerin Türkçeleştirilmesinde etkili olmuş, kendisi de halkın anlayacağı dilden, Ahmed Yesevi geleneğine uygun olarak şiirler yazmıştır. Devrinde Arapça ve Farsça eser vermek revaçta iken, Hacı Bayram Veli’nin halk ile ilişki kurabileceği Türkçeyi tercih etmesi belli bir iradeye idrak eder. Bu irade Anadolu’da dil birliğinin sağlanması ve Türk kültürünün hâkim olmasıdır. Türkçecilik akımı müritlerini de etkilemiş, bu sufiler özellikle Türkçe eserler vermişlerdir.
Yazıcıoğlu Muhammed, Eşrefoğlu Rumi gibi öğrencilerinin Envaru’l-Aşıkin, Muhammediye, Müzekkinü’n-Nüfus gibi eserleri Anadolu'da yıllarca kolaylıkla okunmuş, halkın elinden düşmemiştir. Ayrıca Akşemsettin, (1389/1390 - 1460), 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biridir ve Türkçe ile, (örnek olarak Hayatın Maddesi ve Tıp adında) çeşitli eserler ortaya koymuştur.
Türkçe ait olduğu Altay Dil Ailesi'nin en çok kişi tarafından kullanılan dilidir. 5500-8500 yıllık bir geçmişi olduğu sanılmaktadır. Genel Türkçenin Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Tataristan, Özbekistan, Başkurdistan, Nogay, Kırgızistan, Kazakistan, Yakutistan, Çuvaşistan, Güney Sibirya gibi bölgeleri vardır.
Yazılı Türkçe üzerine kaynaklarda (M.Ö. 1766 yılık Çin kroniğinde) ilk kez tutanaklarda tanrı, ordu, kılıç ve kut (mutluluk) sözcükleri bulunmaktadır.
Moğolca, Mançu-Tunguz, Korece ve Japonca ile yakın ilişkisi vardır. Bazı bilim adamları, ilişkinin ödünç alınmış sözcüklerden kaynaklandığını ve temelli olmadığını iddia etmiştir. Son zamanlarda yapılan karşılaştırmalı çalışmalar, bu tezin hatalı olduğunu, Türkçe ve Japoncanın temel ilişkilerinin bulunduğunu kanıtlamıştır.[17]
Dünyada Türkçe konuşanların dağılımı
Göktürkçe |
---|
Türk Oguz begleri, bodun, eşid: Üze Teŋri basmasar, asra yer telinmeser, Türk bodun, iliniŋ, törünüŋ kim artatı udaçı erti? [18] |
Türkiye Türkçesi |
Türk Oğuz beyleri, ulus, işit: Üstte Gök (Tanrı) basmasa, altta yer delinmese, Türk ulusu, ülkeni, töreni kim bozabilecek idi? |
Dil Devrimi [değiştir]
Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslaşma sürecini tamamlayan Türk Devrimi'nin ya da Atatürk devrimlerinin en önemli basamaklarından ilki Cumhuriyet'in kuruluşundan 4 yıl sonra yapılan harf devrimi, ikincisi de Cumhuriyet'in kuruluşundan 9 yıl sonra yapılan Dil Devrimi'dir.
Dil Devrimi kısaca, Türkçe ile düşünmeyi, Türkçenin bütün, bilim, sanat ve teknik kavramları karşılayacak yolda gelişmesini sağlayan eylemdir.
Dil bilimci Kâmile İmer "Dil Devrimi nedir?" sorusunu şöyle yanıtlıyor:
- Dili daha çok yerli öğelerin egemen olduğu bir kültür dili durumuna getirmek amacıyla yapılan ve devletin desteğini kazanmış olan ulus çapındaki dili geliştirme eylemine 'dil devrimi' adı verilmektedir.[19]
Her insan düşüncesini sözcükler arasında bağ kurarak oluşturduğu tümcelerle aktarır, bu açıdan bakınca Dil Devrimi aynı zamanda düşüncenin yenileşmesidir. "Dil Devrimi'nin gerçekleşmesini sağlayan etkenler, aynı zamanda onun amaçlarını ortaya koymaktadır. Uluslaşma etkeni dili yabancı öğelerden temizleme amacını, öteki de kültür dili durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçların olumlu sonuçlar vermesi, ortaya çıkan ürünlerin toplumun malı olmasına bağlıdır. Devletin desteği olmaksızın dilde yapılan devrim, bireysel bir eylem olarak kalır, topluma mal olmaz. Dil Devrimi'nin hazırlık evresindeki çabalar, bunun en güzel örnekleridir. Türk Dil Devrimi'nin hazırlık evresi olarak nitelendirebileceğimiz ve Tanzimat Fermanı ile başlayan dönemdeki dili temizleme isteği toplumu kapsayamamıştır. Ancak Cumhuriyet'ten sonra, 1932 yılında devletin öncülüğünde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin kuruluşuyla dilde yapılan yenilikler, ulus çapında bir eylem olarak topluma mal olmaya başlamıştır."[20]
Türkçe yapı bakımından çok zengin bir dil olmakla beraber, dünya üzerinde de hâlâ çok konuşulan bir dildir. Bu zenginlik her ne kadar içinde yabancı sözcükler bulundursa da, bu durum dilde hiçbir bozukluğa yol açmamıştır. Bunun nedeni de, Osmanlı'nın, zamanında barındırdığı azınlıkların olmasıdır. Çünkü bu nedenle dilde çok fazla yabancı "sözcük alış-verişleri" olmuştur.
Osmanlı Türkçesi | Türkiye Türkçesi | İngilizce | Açıklama |
---|---|---|---|
müselles | üçgen | triangle | Üç (“3”) ve çok eski klasik Türkçe gen ("yan") sözcüğünden türetiliyor. |
tayyare | uçak | airplane | Uçmak fiilinden türetilerek yapılıyor. |
nispet | oran | ratio | Modern oran sözcüğü klasik Türkçe or- “kesmek” sözcüğünden türetiliyor. |
şimal | kuzey | north | “Soğuk, karanlık, gölge” anlamındaki kuz sözünden türetiliyor. |
Teşrin-i evvel | Ekim | October | Ek- fiili; ekim hareketinden türetiliyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde sonbaharda ekim yapılıyor. |
asel | bal | honey | Arapça asel sözcüğü, Türkçe bal sözcüğü ile düzenleniyor. |
Türkçenin alfabeleri [değiştir]
- Ana madde: Türk dil alfabesi
Türkler dünyada en çok alfabe değiştiren kavimlerdendir. Bunun sebeplerinin başında, Türklerin Miladın çok öncesinden beri, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşamaları ve çeşitli kültür muhitleri oluşturmalarıdır. Türkiye Türkçesi için 1 Kasım 1928 tarihinde kabul edilen Latin esaslı yeni Türk alfabesine gelinceye dek, Türkçe çeşitli alfabelerle yazıya geçirilmiştir. En yaygın kullanıma sahip Türk alfabeleri şunlardır:
Göktürk alfabesi [değiştir]
Türkçenin bilinen ilk alfabesi Orhun Abideleri'nde de kullanılan ve yaygın adıyla Orhun Alfabesi olarak bilinen alfabedir (Köktürk işaretleri, Runik alfabe vb.). Bu alfabe doğu ve batıdaki Hun Kağanlığı’nın devrinden, 1. yüzyıldan itibaren Göktürkler devrine ve kullanım sıklığı düşse de, Uygur devleti devrine dek (MS. 10. yüzyıl) kullanılmıştır. Örnek:
Uygur alfabesi [değiştir]
Türkçenin bütün yazı çeşitleri içinde en çok kullanılmış olanıdır. Soğut yazısının yakın akrabası olan ve Uygur Türkleri tarafından Türkçeye uyarlanıp yüzyıllarca kullanılan bir alfabedir. Divanü Lügati’t-Türk’te Kaşgarlı Mahmud, Uygur alfabesini, “Türk alfabesi” ismiyle anmaktadır.[21]
Arap asıllı Türk alfabesi [değiştir]
9. yüzyıl civarlarından günümüze dek (Uygur Türkleri hâlen bu alfabeden kaynaklanan bir alfabe kullanmaktadırlar) bu alfabe kullanılmıştır. Müslümanlığı kabul etmeyen başlayan Türk boyları, bu yüzyıllar içinde, ardı sıra bu alfabeyi kullanmaya başlamış ve 13. yüzyıl civarlarında artık bu alfabe, Türk boyları arasında ortak bir alfabe özelliği kazanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu, bu alfabeyi en yaygınlıkla kullanan Türk devletidir. Üzerinde bir takım düzenlemeler ve eklemeler yapılarak Osmanlı alfabesi de denilen alfabe kullanıldı.
Türkçe için kullanılan bu alfabeye Arap alfabesi denmemesinin sebebi, Arapçada bulunmayan “j, ç, ŋ, p” gibi sesleri ihtiva etmesidir.
Latin esaslı Türk alfabesi [değiştir]
1 Kasım 1928 tarihinde, eski Arap asıllı Türk alfabesinin yerine, Latin yazısından Türkçe için uyarlanan bu 29 harfli alfabe kabul edilmiştir.
Alfabede 29 harf bulunur. Ancak 1990'lı yıllarda toplanan bir uluslararası Türkçe kurultayında Türkiye alfabesine ŋ (gırtlak n'si), é (dar e), q, w, x gibi harflerin de katılması ile oluşacak Ortak Türk Alfabesinden diğer Türk devletlerinin kendi alfabelerini seçmesi karara bağlanmıştır. Şu an, Türk Dünyası içinde, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kosova, Makedonya ve genel Balkanlar’daki Türkçe kullanımları, Latin esaslı alfabelerle yapılmaktadır. Bunlar içinde Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Balkanlar’da aynı alfabe kullanılır. Azerbaycan Türk alfabesinde 29 harfin yanında ayrıca x, q, ə harfleri bulunur. Türkmenistan, Özbekistan alfabelerinde de kendi içlerinde bazı ilaveler ve farklı tercihler bulunmaktadır. Temel olarak bu Türk devletlerinin hepsi Latin esaslı alfabeye geçmişlerdir.
Bağımsız Kazakistan ve Kırgızistan ile Rusya Federasyonu’ndaki Türk boyları, Kiril esaslı alfabeler kullanmaktadırlar.
Türk alfabesi:
a - A |
b - B |
c - C |
ç - Ç |
d - D |
e - E |
f - F |
g - G |
ğ - Ğ |
h - H |
ı - I |
i - İ |
j - J |
k - K |
l - L |
m - M |
n - N |
o - O |
ö - Ö |
p - P |
r - R |
s - S |
ş - Ş |
t - T |
u - U |
ü - Ü |
v - V |
y - Y |
z - Z |
¹→ Türkçede, İ harfi I harfinden önce gelir ancak yaygın kullanım şekli, I harfinden sonra İ harfidir.
Türkiye Türkçesinin ağızları [değiştir]
Türkiye Türkçesinin genel kabul görülmüş ve yazı diline aktarılmış şekli, İstanbul ağzından gelişmiştir. Anadolu'da özellikle Karadeniz Bölgesi, Güneydoğu Bölgesi ve de Ege Bölgesi'nde ağız farklılıkları apaçık gözlenmektedir. Ancak yerel ağızlar, genellikle insanların belli bir eğitim ve kültür seviyesine ulaşması ile yavaş yavaş terk edilmekte ve toplumda çoğunluğun konuştuğu ağız (yazı dili, resmî dil) kabul görmektedir.
Standart İstanbul Türkçesi | Rumeli | Karadeniz | Doğu Anadolu(Elazığ(gakgoş) yöresi) | Ege |
---|---|---|---|---|
kayacağım | gayacaim | kayacağum | kayim | gayıvecem |
ağladığım kadar | agladıgım ka' | ağladuğum kadar | ağ:ladıgım gadar | ağ:ladığım gada: |
gördüğüm güzel kız | gürdügüm güzel kız | körduum küzél gız | gördügüm gözel gız | gördüğüm güzel gız |
ne yapıyorsun ? | n'apacag imiş | n'âbacağ sin | nedisin | napca:mış |
yağmura mı bakıyorsun? | yagmura mi bakaysın | ya:mora mi pakaysun | yağmura mı bakisin | yağmıra mı bakıyon |
koşacağım | koşaca’m | koşacağum | goşacam | goşcem |
Dil bilgisi [değiştir]
Genel Türkçeyi (ayrıca Türkiye Türkçesini de) diğer dillerden ayıran dört özellik şunlardır:
- Türkçe sondan eklemeli bir dildir.
- Türkçede ses uyumu vardır.
- Türkçede sözlerin cinsiyeti yoktur.
- Türkçede, ince ünlü olan ö, ü yoğun kullanılır.
Türkçenin özellikleri [değiştir]
- Türkçe söz varlığının çoğunluğu; öz Türkçe sözcükler, Arapça ve Farsçadan geçmiş ve Türkçeleşmiş sözcüklerden oluşmaktadır. Arapça ve Farsçadan gelmiş sözcükler o kadar Türkçeleşmiştir ki Arap veya Fars dilindeki hâlinden oldukça farklıdır ve kimi sözcüklerin anlamı farklılaşmıştır.
- Türkçede tümce yapısı: Özne, Tümleç, Yüklem şeklindedir.
- Türkçede kısa yoldan anlatım ön plandadır. Örneğin, "sobayı yak" derken "sobanın içindeki odun ve kömürleri yak" anlamındadır.
- Türkçede adıllar: ben, sen, o, biz, siz, onlar şeklindedir.
- Türk dilinde çok görülen ve Türkçe kuralları içinde bulunan bir ses olayı olan (k > h) değişimi bulunmaktadır. (Âhi sözü Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Atabetü’l-Hakâyık gibi kaynaklarda “eli açık, cömert” olarak açıklanıyor. Türkçe “akı” sözcüğünden geldiği görüşü savunuluyor. “Akı” sözcüğü Türk dilinde çok görülen ve Türkçe kuralları içinde bulunan bir ses olayı olan (k > h) değişimiyle “ahı” şekline dönüşmesi ve dolaylı “ahi” oluşumu savunuluyor. Bu ses olayların Türk dilinde birçok örnekler bulunur).
DİLBİLGİSİ Bir dili doğuş, gelişme, yapılış özellikleri vb. gibi tüm yönleriyle inceleyen ve bağlı olduğu kuralları ortaya koyan bilim. Dilbilgisi, sesten cümleye kadar tüm dilbirliklerini yapı, anlam ve görev bakımından inceler.
Dilbilgisi, çeşitlerine göre bazı gruplara ayrılır: Bütün dillerdeki ortak ilkeleri ortaya koyan kısmına “genel dilbilgisi”, dil olaylarının aslını ve dilin tarihî durumunu araştıranına “tarihî dilbilgisi”, diller ve lehçeler arasındaki benzerlikleri inceleyerek bu diller ve lehçeler arasında ilgi kuranına “karşılaştırmalı dilbilgisi” denir.
Dilbilgisi, en eski bilimlerdendir. Grekçeden Lâtinceye ve oradan da diğer dillere yayılmıştır. En eski dilbilgisi bilginlerinin İ.Ö. 4. yüzyılda Hintliler olduğu bilinir. Ancak Batı’da dilbilgisinin kurucusu olarak Aristoteles kabul edilir. İlk dilbilgisi kitabını yazan ise İ.Ö. 1. yüzyılda “Dilbilgisi Sanatı” adlı yapıtıyla filolog Dionisos’tur.
Daha sonra Romalı Donatus’un (İ.S. 4. yüzyıl) yazdığı dilbilgisi kitabı yıllarca Batı’da kaynak kitap olmuştur. Türkçenin ilk dilbilgisi kitabı olarak Kaşgarlı Mahmut’un (11. yüzyıl), bugün elimizde bulunmayan “Kitâbu Cevâhirü’n-nahv” adlı yapıtı gösterilmektedir.
Türkçe yazılmış ilk dilbilgisi kitabı Bergamalı Kadri’nin “Müyessiretü’l-Ulûm” (1559) adlı yapıtıdır. Yapıtta örnekler Türkçedir, fakat dil kuralları Arapçanın kurallarına uydurulmuştur. Tanzimat döneminde başta Ahmet Cevdet (1851) ve Fuat paşaların (1865) kitaplarında Osmanlıcanın yapısı gözönünde tutulmuştur. Meşrutiyet’ten (1908) sonra, Hüseyin Cahit’in “Sarf ve Nahiv” adlı eserinin dilbilgisi konusunda önemli bir yeri vardır. Bu kitapta Fransızca dilbilgisinin etkisi görülür. Cumhuriyet döneminin ilk esaslı dilbilgisi kitabı, İbrahim Necmi Dilmen’in “Türkçe Gramer” (1939) adlı yapıtıdır. 1940′tan sonra pek çok Türkçe dilbilgisi kitapları yazılmıştır. Bunlardan önemli olanları: Tahsin Banguoğlu’nun “Ana Hatlarıyla Türk Grameri” (1940), Tahir Nejat Gencan’ın “Dilbilgisi” (1950-1954) ve Muharrem Ergin’in “Türkçe Dil Bilgisi”dir (1958).
http://birdunyabilgi.net/dilbilgisi
Sözcük türeme farkı [değiştir]
Özelliği gereği sona eklemeli bir dil olduğundan Türkçede basit bir kökten çok sayıda sözcük türetmek mümkündür. Bu özelliğin bulunmadığı Hint-Avrupa Dilleri kolundan gelen İngilizce, Almanca ve İspanyolca aşağıda Türkçe ile karşılaştırılmıştır.
Türkiye Türkçesi | İngilizce | Almanca | İspanyolca |
---|---|---|---|
Göz | eye | Auge | ojo |
Gözlük | eyeglasses | Brille | gafas |
Gözlükçü | optician: someone who sells glasses | Augenoptiker, Brillenverkäufer | vendedor de gafas |
Gözlükçülük | the business of selling glasses | Das Geschäft des Brillenverkaufes, Der Beruf des Augenoptikers |
la tienda de la venta de gafas |
Ve eylemden türeme:
Türkiye Türkçesi | İngilizce | Almanca | İspanyolca |
---|---|---|---|
yat- | lie down | lege (dich) hin, schlafe! | acostar |
yatır- | lay down [that is, cause to lie down] | lege an | atraca |
yatırım | instance of laying down: investment | Investition | inversión |
yatırımcı | depositor, investor | Kapitalanleger, Investor | spónsor, inversor |
yatırımcılık | to be an investor | ein Investor sein | ser un inversor |
Yeni sözcükler ayrıca var olan iki eski sözcüğün birleşmesi ile de yaratılır. Bu, Türkçe ve Almanca ile İngilizcenin paylaştığı bir istisna benzerliği oluşturur. Altta bazı örnekler:
Eklerle tümce oluşturma [değiştir]
Diğer yaygın olarak konuşulan dillerle karşılaştırıldığında, daha az sayıda sözcük ve harf ile daha çok bilgi aktarmak olanaklıdır. Diğer pek çok dilde olmayan bir özelliğe göre, bir sözcük köküne ekler ekleyerek, tek sözcüklü tümceler oluşturulabilir.
Türkiye Türkçesi | İngilizce | yeni sözcükleri oluşturan temel sözcükler | Açıklama | |
---|---|---|---|---|
Pazartesi | Monday | Pazar ("Sunday") ve ertesi ("after") | Pazar'dan sonra | |
bilgisayar | computer | bilgi ("information") ve say- ("to count") | bilgi sayıcı | |
gökdelen | skyscraper | gök ("sky") ve del- ("to pierce") | gök delici | |
başparmak | thumb | baş ("prime") ve parmak ("finger") | birincil parmak | |
önyargı | prejudice | ön ("pre/proto") ve yargı ("splitting; judgement") | ön yargı | |
kahvaltı | breakfast | kahve ("coffée") ve alt | ||
Türkiye Türkçesi | İngilizce | Almanca | İspanyolca | Hollandaca |
ev | house | Hause | casa | huis |
evde | at home, within the house | im Haus, zu Hause | en casa | thuis |
eviniz | your house | Ihr Haus | vuestra casa | jullie huis |
evinizde | at your house | in Ihrem Haus | en vuestra casa | in jullie huis |
evinizdeyiz | we are at your house | wir sind in Ihrem Haus | estamos en vuestra casa | wij zijn in jullie huis |
Büyük ve Küçük Ünlü Uyumu [değiştir]
Türkiye Türkçesinde Büyük Ünlü Uyumu ve Küçük Ünlü Uyumu olarak bilinen iki ünlü uyumu vardır. En yaygın ve kapsamlı olan, Büyük Ünlü Uyumudur. Küçük Ünlü Uyumu, Türkiye Türkçesinde genelde geçerli iken, diğer Türk şive ve lehçelerinde bu uyum pek aranmaz zira Küçük Ünlü Uyumu, ileri ve keyfî bir uyum düzeyidir.
Büyük Ünlü Uyumu konusunda kural dışı kalan çok az söz mevcuttur ki bunların büyük bir kısmını yabancı kökenli sözlerdir. İstisna oluşturan birkaç söz de, köken itibarıyla Türkçe olup uyum dışına çıkan sözlerdir: elma (<< alma); ücra (<< uçra) gibi. Bu kurala göre Türkçede bir sözcüğün ilk hecesinde kalın bir ünlü (a, ı, o, u) varsa, izleyen hecelerde de kalın heceler; ince bir ünlü (e, i, ö, ü) varsa, izleyen hecelerde de ince ünlüler yer alır. Küçük ünlü uyumunda sözcüğün ilk hecesi düz ünlüyle başlamışsa (a,e,ı,i) diğer hecelerde düz ünlüyle devam eder.
Örnek:
- büyük ünlü uyumu : balta - baltalar ; arı - arılar ; top - toplar ; uçak - uçaklar
- küçük ünlü uyumu : ev - evler ; istek - istekler ; örtü - örtüler ; ünlü - ünlüler
Türkiye Türkçesinde en çok kullanılan deyimlerden örnekler;
- Kulak misafiri olmak.
- Yangına körükle gitmek.
- Yumurta kapıda.
- Etekleri zil çalmak.
- Yerin kulağı vardır.
Türkiye Türkçesinde en çok kullanılan atasözlerinden örnekler;
- Damlaya damlaya göl olur.
- Bugünün işini yarına bırakma.
- İşleyen demir ışıldar.
- Gün doğmadan neler doğar.
- Sakla samanı gelir zamanı.
Türkiye Türkçesinde bulunan ilginç deyim ve atasözleri;
- Fakirin parmağına bir kaşık bal bulanmış, yemeden duramamış.
- Deveye sormuşlar, senin boynun neden eğri diye. Nerem doğru ki demiş.
- Çingeneye beylik vermişler, önce babasını kesmiş.
Türkiye Türkçesinde Zamanlar [değiştir]
Geçmiş zaman [değiştir]
Türkiye Türkçesindeki geçmiş zaman işlevi iki ayrı ek ile yapılır. Bunlardan birisi öğrenilen geçmiş zaman olarak belirtilen yapıdır ve -mIş ekinin -mış, -miş, -muş, -müş şekilleriyle yapılır. Diğer yapı, görülen geçmiş zaman olarak belirtilir ve -DI ekinin -dı, -di, -du, -dü; -tı, -ti, -tu, -tü şekilleriyle yapılır. Bu şekil çokluğunun sebebi Türkiye Türkçesinde ileri düzeydeki ünlü ve ünsüz uyumudur. (Mesela, gel- fiiline -di eklenip geldi oluşturulurken, aynı fiilin geliş- şekline -ti eklenip gelişti kurulur. Bu örneklerin ilkindeki “l” ünsüzü “d”yi kabul ederken, “e” ünlüsü de “i”yi kabul etmiştir. İkinci örnekteki “ş” ünsüzü ise d yerine “t”yi kabul etmekte ve o şekilde eklenmektedir.)
Öğrenilen geçmiş zaman (-mış, -miş, -muş, -müş) cümleye öğrenilmişlik, duyulmuşluk anlamı katmaktadır. Görülen geçmiş zamanda (-dı, -di, -du, -dü; -tı, -ti, -tu, -tü) ise cümleye görülen bir bilgiyi vermektedir. Zaman ekinden sonra şahıs eki gelir: de-di-m, yetiş-ti-k, sor-du-lar vb. [22]
Şimdiki zaman [değiştir]
Türkiye Türkçesinde şimdiki zamanlı bir cümle kurabilmek için fiil kökünün sonuna “-yor” eki getirilir. Geniş Türkçe coğrafyası içinde sadece Türkiye Türkçesinde bulunan bu ek, tarihî sebeplerden ötürü tek şekillidir (sadece -yor): geliyor, bakıyor, düşüyor, soruyor vb.
“-yor” eki, ünsüzle biten fiillerden sonra gelirken, ekle fiil arasına, kalın-ince durumuna göre bir yardımcı ses alır: gel-i-yor, dur-u-yor vb. Ünlü ile biten fiillerde, yardımcı sese ihtiyaç kalmaz. Bu tür durumda sadece ek daralabilir: de-yor > di-yor, başla-yor > başlı-yor vb.
Bu şimdiki zaman eki, hem şekli hem kullanım tarzı açısından, Türkiye Türkçesinde istisnaî bir özelliğe sahiptir. Zaman ekinden sonra şahıs eki gelir: seslen-i-yor-uz, dur-u-yor-um vb.[22]
Gelecek zaman [değiştir]
-AcAk -ecek,-acak ek şekilleri ile yapılır. Ünsüzden sonra ek doğrudan gelirken, ünlü ile biten fiilere eklenmezden evvel, yardımcı ünsüz gelir: ver-ecek, yürü-y-ecek, dur-acak vb. Zaman ekinden sonra şahıs eki gelir: bak-acak-sın, kal-aca(ğ)-ım vb.[22]
Geniş zaman [değiştir]
Türkiye Türkçesinde geniş zaman fiil sonuna -r, -er, -ar ek şekillerinden biri getirilerek oluşturulur: başla-r, gir-er, yürü-r, de-r, kop-ar vb. Zaman ekinden sonra şahıs eki gelir: bekle-r-im, duy-ar-ız vb. [22]
Yabancı dillerle etkileşimi [değiştir]
Türkçe söz varlığı [değiştir]
2005'te yayınlanan Güncel Türkçe Sözlük 104.481 sözcük içerir. Sonraki yeni çalışmalarla 616.767 söz kapsar hâle gelen sözlükle birlikte yabancı söz oranı da değişmiştir. Bu sözcüklerin % 14'ünün yabancı kökenli olduğu TDK tarafından tespit edilmiştir.
2005'te Almanya’da yaygın olarak kullanılan Almanca "Duden Sözlüğü" 120.000 Almanca sözcük içermektedir.
Şu an için, Türkiye Türkçesinin en gelişmiş sözlüğü Büyük Türkçe Sözlük’te söz, deyim, terim ve ad olmak üzere toplam 616.767 söz varlığı bulunmaktadır. Türkiye Türkçesinin bütün söz varlığını bir araya getiren ve ortak bir veri tabanında kullanıma sunulan Büyük Türkçe Sözlük (TDK), yazı dilinin söz varlığının yanı sıra bütün bilim, sanat ve spor terimlerini, yer adlarını, kişi adlarını, Türkiye bölge ağızlarındaki ve kaynaklardaki sözcükleri, deyimleri içermektedir.[23]
Türkiye Türkçesine geçen yabancı sözler [değiştir]
Her ne kadar Atatürk'ün dil devrimi ile Türkiye Türkçesi, kökeni Arapça ve Farsça olup da dilde eğreti duran sözcüklerden arındırılmaya çalışıldıysa da, dil devriminin politik etkenlerle aksamasından ötürü bu iki dilden sözcükler, Fransızca sözcüklerle birlikte Türkçe sözlüğün önemli bir bölümünü oluşturmayı sürdürmektedir.
Yabancı kökenli sözcüklerden bazı örnekler:
- Arapçadan: fikir, hediye, resim, insan, saat, asker, vatan, ırk, millet, memleket, devlet, halk, hain, kurban, şehit
- Farsçadan: tahta, pazar, pencere, şehir, hafta, ateş, rüzgar, ayna, can, dert, hoş, düşman, kahraman, köy
- Fransızcadan: lüküs, kuzen, pantalon, kuaför, hoperlör, kamyon, süpürüs, şans, detay, iskelet, anten, levabo, leviye, tuvalet, polis
- İtalyancadan: banyo, bavul, poletika, gala, borsa, fanila, posta, jandarma
- İngilizceden: pikap, tişört, mayın, miting, video, teyp, kod, çita, medya, sandviç
- Yunancadan: liman, ırgat, lamba, filiz, kiraz
- Almancadan: şalter, şvester, haymatlos, kuruş, beher, şinitsel, konsanant, vokal, general, otoban, panzer
Türkçeden diğer dillere geçen sözcük sayısı [değiştir]
Türkçe kökenli ya da alıntı sözcüklerden bazı örnekler:
- bıçak: Macarca "bicska"
- cacık: Yunanca "zaziki"
- dilmaç (çevirmen): Almanca "Dolmetscher"
- dolma: İngilizce "dolma", Yunanca "dolmalakis"
- köşk: Slavca, Almanca "Kiosk"
- ordu: Almanca, İngilizce ve Fransızca "Horde"
- yelek: İngilizce ve Fransızca "gilet", İspanyolca "gileco, jaleco, chaleco", Arapça "jalikah"
- yoğurt: İngilizce "yoghurt", Fransızca "yaourt", Almanca "Joghurt", İspanyolca "yogur"
Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu dönemi veya öncesinden şekillenmiş, Türkçe-Ermenice ortak sözcük dağarcığı, Türkçe-Yunanca ortak sözcük dağarcığı, Türkçe-Bulgarca ortak sözcük dağarcığı, Türkçe-Arnavutça ortak sözcük dağarcığı, Türkçe-Boşnakça ortak sözcük dağarcığı, Türkçe-Romence ortak sözcük dağarcığı mevcuttur.
Türkçe Sanılan Yabancı Kökenli Sözcükler [değiştir]
Bazı Türkçe kökenli kabul edilen kelimelerin yabancı kökenli oldukları Sevan Nişanyan tarafından araştırılıp yazılmıştır.. Özellikle Soğdcadan büyük bir boyutta alıntı gerçekleştiği sanılıyor. Bu durum, Eski Türkler ve Soğdların iç içe yaşadıklarından kaynaklanabilir. Bunun yanında Toharca ve Orta Farsçadan da Türkçeye etkilenme olduğu tahmin ediliyor. Çin’in Uygur Türklerin yaşadığı ve özerkliğe sahip oldukları Sincan (Doğu Türkistan) bölgesinde İranî olan Partça, Orta Farsça, Soğdca ve Sakça dillerinden yazı buluntuları [24] tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra Hint-Avrupa dil ailesinin içinde ayrı gruba ait olan Toharcadan da yazılar bulunmuştur.
Türkçe olmayan kelimelerin kökleri hakkında yaklaşımlar:
Kelime | Köken | Etimolojik Kaynak |
akşam | Soğdca: χşām | Sevan Nişanyan |
amaç | Yeni Farsça: āmāc | Sevan Nişanyan |
acun | Soğdca: ajūn (oku: acūn) | Sevan Nişanyan |
bacak | Türkçeleşmiş Farsça: paça < Yeni Farsça: pāça < Orta Farsça: pāçag | Sevan Nişanyan (1) Sevan Nişanyan (2) |
bağış | Yeni Farsça / Orta Farsça: baχş | Sevan Nişanyan |
bayram | Orta Farsça: paδrām, Soğdca: patrām | Sevan Nişanyan |
beslemek | Yeni Farsça / Orta Farsça: bas | Sevan Nişanyan |
cacık | Yeni Farsça: jāj (oku: cāc) | Sevan Nişanyan |
coşmak | Yeni Farsça: cōşīdan | Sevan Nişanyan |
esen | Yeni Farsça / Orta Farsça: āsān | Sevan Nişanyan |
kadın | Soğdca: χwatēn | Sevan Nişanyan (1) Sevan Nişanyan (2) |
kent | Soğdca: kant | TDK Sevan Nişanyan |
oruç | Soğdca: rōç | TDK Sevan Nişanyan |
pis | Yeni Farsça: pīs, Avesta: paesa- | Sevan Nişanyan |
şad | Yeni Farsça / Orta Farsça: şād | TDK Sevan Nişanyan |
öküz | Toharca: okso/okäs | Sevan Nişanyan |
yardım | Yeni Farsça: yārīdan | Sevan Nişanyan |