İNSANLAR ARASI İLETİŞİMDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ ROLÜ
Kitle iletişim araçlarının, toplumun siyasal yönden olgunlaşmasında, demokratik davranışı ve temel hakları içselleştirerek karar verme sürecinde, doğru etkilenmesinde önemli bir anlamı vardır.
1. GİRİŞ
Toplumsallaşma sürecinde bireyin öğrendikleri, hayata bakış açısı, olayları ve insanları değerlendirmesi, değişen koşullar ve yeni öğrenilenler nedeniyle değişime uğramaktadır. Değişim süreci içinde, bireyin siyasal dünyaya ait anlamlandırmaları da farklılaşmaktadır. Siyasal hayata ait düşünceler ve yargılardan oluşan siyasal inanç sistemi, insanın bütün hayatını kapsayan bir etkileşim süreci sonucunda ortaya çıkmaktadır. Siyasal kültürün aktarıldığı bir süreç olarak siyasal toplumsallaşma, bir yandan kişinin yaşadığı tüm kültürel değerlerin içselleştirildiği, diğer yandan farklılıkların ve aynılıkların belirginleştiği bir değişim sürecidir. Siyasal dünyaya bakış, bu süreç sonunda belirginleşmektedir. Bu çalışmada, kitle iletişim araçlarının kamuoyu oluşturma ve buna bağlı olarak siyasal toplumsallaşma konusundaki rolü, “Gündem kurma” ve “Suskunluk Sarmalı” kuramları bağlamında irdelenmektedir.
2. KAMUOYU OLUŞTURMA
Kamuoyu kavramının birçok tanımı bulunmaktadır. Genel olarak kamuoyu, belli bir zamanda, belli bir tartışmalı sorun karşısında, bu sorunla ilgilenen kişiler grubuna veya gruplarına hakim olan kanaattir (Mutlu, 2003: 27). Kamuoyu kavramı, 20. yüzyılda siyasal propaganda ve kitlelerin yönetiminde artan bir şekilde önem kazanmıştır. 1990’lara gelindiğinde bilinç ve siyasal yönetim politikalarında yasal olmayanı yasal göstermek ve belli çıkar gruplarının yararına olan karar ve uygulamaları herkese mal etme aracı olarak yoğun bir şekilde “kamuoyu” kavramına başvurulmaya başlanmıştır (Erdoğan, 2000: 22).
Kamuoyunu ilgilendiren konularda halkın en önemli enformasyon kaynağı kitle iletişim araçlarıdır. Kitle iletişim araçlarının kamuoyunu oluşturmak ve yansıtmak gibi iki önemli işlevi vardır. Kitle iletişim araçları verdikleri haberler, yaptıkları yorumlarla sadece düşünce ve kanaatlerin açıklanmasına yardımcı olmakla kalmazlar, aynı zamanda kişi ve toplumları inandırma ve seferber etme görevlerini de üstlenirler. Kitle iletişim araçları; gündemi tayin ederek, tartışma ortamı yaratarak, bilgi akışını sağlayarak meşru olanla olmayanın sınırını çizerek toplumun talep ve beklentileri konusunda fikir vererek sağlıklı bir kamuoyu oluşumunda büyük rol oynarlar (Mutlu, 2003: 26).
Kitle iletişim araçları, bireylere enformasyon, kişisel kimlik, entegrasyon, sosyal etkileşim ve eğlence hizmetleri verir. Bireyler, kitle iletişim araçlarından dünya hakkında bilgi almak, problemlerle karşılaştıklarında ve karar verme aşamalarında tavsiye aramak, merak ve ilgilerini tatmin etmek, kendilerini eğitmek, davranış modelleri bulmak, bireysel değerleri pekiştirmek, sosyal empati kurmak ve etkileşimde bulunmak, başkalarıyla özdeşleşmek, rahatlamak, sorunlardan kaçmak, zaman doldurmak, duygusal yönden rahatlamak gibi amaçlarla kitle iletişim araçlarından yararlanırlar (Kalender, 2000: 116). Kamuoyunun oluşumu ve gelişmesi büyük ölçüde kitle iletişim araçları aracılığı ile gerçekleşir. Kamuoyunun sağlıklı gelişmesi için kitle iletişim araçlarına büyük görev düşmektedir. Demokratik ülkelerde dördüncü erk görevini üstlenmiş olan kitle iletişim araçları bilgilendirme ve denetim görevlerini tarafsız ve doğru bir anlayışla yerine getirmeleri durumunda sağlıklı ve bilinçli kamuoyu oluşmasında çok önemli görev üstlenmişlerdir (Gezgin, 2002: 17).
Kamuoyu ancak bilgiye dayalı olarak oluşabilir. Kamuoyunun oluşumunda, bilgi iletme işlevini yerine getiren araçlar olan kitle iletişim araçları ve bu araçları kullananların, bilgilerin alınması ve algılanması aşamasında kullandıkları yöntem ve teknikler kamuoyunu yönlendirmek isteyenler için çok önemlidir. Belli çıkarları olan birey ve gruplar kişi ve grupların kanılarını ve davranışlarını etkilemek amacıyla kitle iletişim araçları aracılığıyla ikna ve telkin tekniklerini kullanarak toplumu etkilemeye çalışırlar.
2.1. Gündem Kurma Kuramı
1972 yılında Mc Combs ve Shaw tarafından ortaya atılan gündem kurma kuramı, kitle iletişim araçlarının haberleri sunuş biçimi yoluyla bazı konulara ağırlık vererek, kamuoyunun gündemini oluşturduğu görüşüne dayanmaktadır. Bu kurama göre, kitle iletişim araçları, haber ve bilgilerin önem sıralamasını belirleyerek, toplumun neyi ne kadar bilmesi gerektiğine onlar adına karar vermektedir. Kitle iletişim araçlarının gündemine alarak verdiği haberler toplum tarafından önemli olarak algılanmakta diğer konular ise önemsiz kabul edilmektedir. Kitle iletişim araçlarının gündemi belirleyebilmesinin temelinde ise; bireylerin yaşamlarında kendilerine bir dayanak aramasından kaynaklanmaktadır (Işık, 2002: 74-75). Kitle iletişim araçlarında en fazla yer alan konu, kamuoyu tarafından da en önemli konu olarak algılanmaktadır. Kitle iletişim araçları içerikleri ile insanların ne düşüneceğine değil, ne hakkında düşüneceğine etki ettiği görüşü ileri sürülmektedir (Yumlu, 1994: 93). İnsanlar, kitle iletişim araçlarında yayınlanan haberleri okuyarak ya da izleyerek dünyada neler olup bittiği konusunda bilgi sahibi olmaktadırlar. Hangi konuların gündemin ilk sıralarında oldukları, hangi konuların önemsiz kabul edildiğini kitle iletişim araçlarının o konulara, nerede, ne kadar ve nasıl, yer verdiği ile belirlenmektedir (Yüksel, 2001: 22-23). Yukarıda açıkladığımız durum, yüksek öğrenim görmüş kişilerde siyasal bilincin üst düzeyde olması ve daha az yönelime ihtiyaç hissetmeleri nedeniyle fazla olmamaktadır (Yumlu, 1994: 96).
Kitle iletişim araçlarının, ülke ve dünya sorunları hakkında kamuoyuna bilgi sunması, bu konuların hangisinin kamuoyunda önceliğe sahip olması gerektiği, ilgili kitle iletişim aracının yayın politikası ve belirlediği gündemden neler beklediği ile bağlantılı olmaktadır. Kitle iletişim araçlarının gündemine aldığı, büyük ağırlık ve yer verdiği konuların önemli olarak algılanması, gündemine alınmayan konuların ise; önemsiz olarak algılanmasının etkili olmasında, bireyin yaşamına ilişkin düzenlemeler yaparken kendisine referans ve dayanak noktası aramasından kaynaklanmaktadır. Gündem kurma konusunda yapılan araştırmalar daha çok seçim kampanyaları ile ilgili olmaktadır. Bunun nedeni seçim kampanyaları döneminde seçmenlerin etkilenmeye açık hale gelmeleri nedeni ile basın organlarının etkileme olasılığının artmasıdır. Bireylerin kitle iletişim araçlarından etkilenmelerinde; eğitim, gelir, toplumsal ve ekonomik olaylara duyarlılık düzeyleri ile, yaş, okuma, izleme alışkanlıkları gibi bir çok faktör önemli rol oynamaktadır.
2.2. Suskunluk Sarmalı Kuramı
Gündem koyma ve saptama araştırmalarının ortaya çıkardığı kuramlardan olan suskunluk sarmalı kuramı 1974 yılında Elisabeth Noelle-Neumann tarafından ortaya atılmıştır. Bu kurama göre; insanlar, toplumun çoğunluğu tarafından dışlanmak korkusu ile fikirlerini açığa vurmaktan çekinirler. Bu nedenle oybirliğine ulaşmada toplumun temel enformasyon kaynağı kitle iletişim araçlarından yararlanmaktadırlar. Kitle iletişim araçlarında yer alan görüşler ne kadar baskınsa, bireysel karşıt görüşlerini açıklamakta o kadar sessiz kalmaktadırlar. Bunun nedeni toplumsal dışlanma korkusu ve yönelim gereksinimidir (Yumlu, 1994: 102-103). Bu kurama göre, toplumun baskısından uzaklaşmak için bireyin, toplumla ve diğer bireylerle bütünleşmek ihtiyacı hissetmesi, diğerlerine benzemesine ve benzer şekilde davranmaya çalışmasına neden olmaktadır (Işık, 2002, 92). Birey, toplumda hangi görüşlerin kabul göreceğini kitle iletişim araçlarının gündemine aldığı haberler yoluyla öğrenmektedir. Kitle iletişim araçlarında az yer alan görüşler, daha az kişi tarafından kabul görmekte, çok yer bulan fikir ve görüşler, kişilerin çoğunluğun yanında yer almaları ihtiyacı ile hareket etmeleri sonucunda daha fazla kabul görmekte ve yeni taraftarlar kazandırmaktadır. Bireyler suskun kaldıklarından, bu görüşler, giderek daha az yaygın ve geçerli görüleceği için giderek bir suskunluk sarmalı oluşmaktadır. Bu nedenle, toplumda yaygın görüşe sahip olan kişilerin görüşlerinin dışında görüşe sahip olan bireyler giderek suskunlaşmakta ve kitle iletişim araçları tarafından ifade edilen görüşler baskın ve doğru görüş olarak kabul edilmektedir.
3. SİYASAL TOPLUMSALLAŞMA
Toplumsal-siyasal çevre ile birey arasında yaşam boyu süren dolaylı ve doğrudan etkileşim sonucunda, bireyde siyasal sistemle ilgili görüş, davranış, tutum ve değerlerin gelişmesine siyasal toplumsallaşma denir (Alkan, 1989: . Kişi, bu etkileşim esnasında toplumun parçası haline gelmekte ve bu süreçte siyasal anlamda da bir kimlik oluşturmaktadır.
Toplumsal ve siyasal olanın içselleştirilmesi süreci olan siyasal toplumsallaşma, bireye, kültür tarafından anlamlandırılmış siyasal sembolleri sunmakta veya dayatmaktadır. Böylece yetişkin bireylerin siyasal inanç sistemleri, çoğunluk tarafından kabul edilmiş kültürel normların "normal" ve "olağan" olduğu şeklinde biçimlenmiştir. Değişim ise, her şeyi değiştirirken bu normalleri ve olağanları da değiştirmektedir. Bunu karşılayan kavramlaştırma yeniden siyasal toplumsallaşmadır. Öncelikle siyasal toplumsallaşma, bireyin toplumsallaşma sürecinin bir parçasıdır. Birey içinde bulunduğu grubun kültürünü toplumsallaşma sayesinde şu iki bölümde elde eder: İlk olarak toplumdaki kabul görmüş geleneksel rol dağılımını anlayıp, kendini tanımlamayı ve sosyal yapı içinde diğer bireyler arasında edinebileceği yeri anlamasını sağlar. İkinci olarak da sahip olduğu rolün gereklerini ve davranışlarını, duygularıyla ilişkilendirmeyi öğrenir (Sertaç, Uludağ Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümü). Kamuoyu oluşumunda önemli rol oynayan siyasal değerlerin, kanıların biçimlenmesinde siyasal toplumsallaşma büyük önem taşımaktadır. Bireyin kanaatleri, içinde bulunduğu çevrenin karşılıklı etkileşimleri sonucu oluşur.
Siyasal toplumsallaşma, siyasal kültürün sürekliliğini ve değişimini sağlayan bir öğrenme sürecidir. Siyasal partilerin, seçim kampanyaları esnasında kitle iletişim araçları kanalı ile yaptıkları konuşmalar, bireyleri siyasal katılmaya yöneltmekte, siyasal sistemle güçlü ve sürekli bir ilişki içine sokmaktadır. Bu ilişki ile gerçekleşen etkileşim sonucunda bireylerde yeni tutum ve inançlar gelişmekte ya da varolan inançlar pekiştirilmektedir.
4. SİYASAL TOPLUMSALLAŞMADA KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ ROLÜ
İnsanın, siyasal değer, inanç ve tutumları zaman içinde oluşmakta ve kendisi de bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır. Bir anlamda, birey, içinde yaşadığı siyasal kültürün içerdiği değer yargıları, anlayışlar, davranış kuralları çerçevesinde siyasal bir insan olarak biçimlenmektedir. Birey, doğuştan sahip olmadığı siyasal değer yargılarını, inançlarını ve tutumlarını bir öğrenme süreci içerisinde zamanla geliştirmektedir (Bektaş, 1996: 69). Bu duruma siyasal sistemler açısından bakıldığında ise, sistemlerin varlıklarını sürdürebilmek için kendilerine ait düşünce, değer yargıları ve tutumları yaymak ve bunları benimsetmek zorunda oldukları görülmektedir. Bunu gerçekleştirmek için genellikle yaygın bir şekilde kitle iletişim araçları kullanılmaktadır. Siyaset giderek medya aracılığı ile kurulmaktadır. Siyasi partiler, bu çalışmaları çeşitli kitle iletişim araçları vasıtası ile yürütmektedir. Bu çalışmalar için elektronik medya (Televizyon, radyo), basılı medya (gazeteler, dergiler), gösterge medyası (bilboardlar, işaretler, posterler), kişisel temaslar ve diğer medya(posta, telefon) yaygın bir şekilde kullanılmaktadır(Fidan, 2000: 37, 68).
Günümüzde kitle iletişim araçları, bireyin etkin olarak siyasal sisteme ilişkin inanç, değer ve bilgileri öğrenmesi ve benimsemesi ile siyasal-ideolojik kimliğinin biçimlenmesi bağlamında en etkin araçlardandır. Kitle iletişim araçları etkili bir siyasal toplumsallaşma aracına dönüşmesi ile birlikte siyasetin düşünce ve algılama biçimleri, ilişkileri, aktörleri ve kurumları kitle iletişim araçları yoluyla değişime uğramıştır. Siyasal güç/iktidarın elde edilmesi ve korunması, siyasal rızanın sağlanması için basın, siyasal aktörlerin teşhir edildiği, sunulduğu, yaşadığı, sığındığı, mücadele ettiği ve korunduğu arenalara dönüşmüştür. Böylece siyasal iletişim, sorunların ve çözümlerinin toplumsal alanda tartışılmasından, siyasal aktör, süreç, olgu, olay, konu ve sorunları eğlence amaçlı magazin formatında basında sunulmasına kaymıştır (Çebi, 2002-Yaz: 1-2). Mekan ve zamanda çok geniş bir etkileme olanağına sahip olan kitle iletişim araçları aynı zamanda bu araçların yanlış ellerde yanlış olarak kullanılma tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Halk kitlesi için şimdiye kadar alışılmış kurallara göre yapılan gerçeğe sadık sunum şekilleri, haberlerdeki politika ve savaşın, daha çok izleyici kitlesi uğruna medyatik gösteri şekline dönüştürülmesi için bilgisayar oyunları ve savaş filmlerindeki dramaturgi kurallarına uydurulmaya çalışıldığı durumlarla karşı karşıya kalınmaktadır. Kitle iletişim araçları, halk kitlesinin dünyasının ve çevresinin fotoğrafını, kendi deneyimleri, okulları ve eğitim kurumlarından çok yönlü ve daha güçlü bir şekilde oluştururlar
5. SONUÇ
Kitle iletişim araçları, halkın sosyalleşmesinde, siyasal ve sosyal kararlara varmasında, günlük bilgi ihtiyacını karşılamasında önemli rol oynar. Kitle iletişim araçlarının, toplumun siyasal yönden olgunlaşmasında, demokratik davranışı ve temel hakları içselleştirerek karar verme sürecinde, doğru etkilenmesinde büyük bir önemi vardır. Kitle iletişim araçlarının ülke ve dünya sorunları hakkında kamuoyuna bilgi vermesi ve bu konulardan hangisinin kamuoyunda önceliğe sahip olması gerektiği konusunda etkili olduğu görüşü kabul edilmektedir. Toplumda, kitle iletişim araçlarının gündemine aldığı, büyük ağırlık ve yer verdiği konular önemli olarak algılanmaktadır. Gündem kurma ve saptama araştırmaları sonucunda, kitle iletişim araçlarının toplumsallaşma ve siyasal toplumsallaşmada etkili olduğu görülmektedir. Bu nedenle kitle iletişim araçlarına, birçok konuda olduğu gibi siyasal toplumsallaşma konusunda da büyük sorumluluk düşmektedir.