Canlıların bulundukları ortama uyum sağlayarak yaşama ve çoğalma şansını arttırmasına adaptasyon denir.
ADAPTASYON:
Canlıların sahip olduğu karakterleri ile ortama uyum sağlamalarıdır.
Kalıtsaldır.
Çevre şartlarına bağlı olarak yeni karakterler oluşmaz ve karakterlerinde değişme olmaz. Ø Develerin su ve besin depo etme özelliği.
Kaktüsün su depo etme özelliği ve sıcağa dayanma özelliği çölde yaşama imkânı verir. Nemli yerlerde bu özellik değişmez.
Göz bebeğinin ışıkta küçülmesi, az ışıkta büyümesi.
Bukalemun’un bulunduğu ortama göre renk değiştirmesi.
Adaptasyon gende var olan karakterlerin açığa çıkmasıdır.
EVRİM
Evrim teorisine göre, ilkel tek hücreli canlılar çok hücrelilere dönüşmüştür. Bu canlılar milyonlarca yıllık bir süreçte balıksırtı kemiği bulunan hayvanları oluşturmuşlardır. Bazı türler milyonlarca yıl boyunca çok büyük değişmelere uğrarken, kimileri çok az değişmiştir. Balıklar gelişerek hem kara, hem de suda yaşayabilen canlıları oluşturmuştur.
Lamarck’a Göre Evrim: Lamarck a göre bir organ çok kullanılırsa gelişir. Bu özellikte kalıtsaldır demiştir. Ancak haltercinin kaslarının genişliği bebeğine aktarılamaz. Burada doğru olan sadece KULLANIM sonucu organın gelişmesidir. Ayrıca kör bağırsağımızı hiç kullanmadığımız halde kaybolmamıştır.
Ayrıca AUGUST WEİSMAN (OGUST VAYSMAN) yirmi döl boyunca farelerinin kuyruklarını kesmiş ama yinede fareler kuyruklu doğmuştur.
Çinliler yüzyıllardır çocuklarına dar demir ayakkabı giydirmelerine rağmen ayak boyları küçülmemiştir.
Darwin’e Göre Evrim: Darwin’e göre evrimin asıl nedeni mutasyondur. Mutasyon sonucu ortaya çıkan canlılardan güçlü olanlar kalmış, zayıf olanlar yok olmuştur. Örneğin uzun boylu zürafalar yaşarken, kısa boylu zürafalar yok olmuştur. Hâlbuki mutasyonların sonucu meydana gelen canlıların çoğu ölür veya kısırdır. O halde bu olayda yeni türün oluşmasına engeldir. Ayrıca canlılar arasında geçit tür denilen örneğin insan ve maymun arasında böyle bir geçit canlıya rastlanmamıştır.
Lamarck'a göre;
Türler gereksinmelerine göre biçim değiştirir.
Çevreye uygun olan nitelikler türlere kalıtım yoluyla geçer.
Kullanılan organlar gelişir, kullanılmayanlar körelir.
Lamarck vücut hücrelerinde meydana gelen değişimlerin kalıtsal olduğunu söyler. Darwin ise modifikasyonların (sonradan kazanılan, kalıtsal olmayan değişiklikler) gelecek nesillere aktarılamayacağını, sadece mutasyonların aktarılabileceğini savunmuştur. Darwin de Lamarck gibi evrimin doğal seleksiyon(ayıklama) yoluyla gerçekleşir. Ortam güçsüzleri yok etme yoluyla ayıklar Örneğin: Darwin'e göre soğuk ülkelerdeki kürksüz türler elenmeye, yok olmaya mahkûmdur.
Lamarck'a göre ise bu hayvanlar elenmez, kendilerine kürk edinirler.
Kromozomlar kendi benzerlerini oluşturma özelliğine sahiptir. Kromozomların en önemli görevi genleri taşımaktır. Genler kuşaktan kuşağa aktarılan kalıtım birimleridir. DNA ve RNA yapısal ve işlevsel olarak birbirinden farklılık gösterir. DNA bir hücrenin yönetimi için gerekli olan bilgileri taşır. Depo edilmiş bu bilgiler hücrenin büyüme, gelişme ve üreme faaliyetlerinde kullanılır. Yani hücrenin esas beyni DNA’dır.
DNA ’nın Kendini Eşlemesi: DNA zincirleri hücre bölünmesi sırasında bir fermuarın açılması gibi birbirinden ayrılır. Ayrılan bu zincirde nükleotidlerin birer ucu açıktadır. Çekirdek sıvısı içinde serbest halde bulunan nükleotidler zincirdeki nükleotidlerle A-T ve G-C kuralına göre birleşir. Böylece DNA’lar kendini eşlemiş olur. Bu işlem sonunda hücre mitoz bölünmeye hazır hale gelir.Nükleotid: DNA molekülü ince ve uzun bir çift iplikçikten oluşmuştur. Sarmal biçimde bükülmüş bir ip merdiven şeklindedir. İplikçikler nükleotid adı verilen daha küçük moleküllerden oluşmuştur.
Nükleotidler üç kısımdan oluşur:
Baz
Şeker
Fosfat DNA – Gen – Kromozom:
Bir DNA molekülü kimyasal yapısında içerisinde binlerce bilgi saklar. İnsanların bir hücresindeki DNA 600 000 sayfalık kitap gibi bilgi içerir. İnsan DNA’sındaki 3 milyar bazdan 3 milyon kadarı insandan insana farklıdır. İşte bu farklı olanlar her insanı özel yapan parçalardır. DNA’da yer alan bazlar belli bir sayı ve düzen içinde sıralanarak kimyasal bir birim olan genleri oluşturur. Her DNA’da bu genlerden çok sayıda bulunur.
Kalıtsal karakterler anne ve babadan yavruya bu genlerle taşınır. (çocuğun boyu, saç rengi, göz rengi, saç şekli v.b.)
Hücrenin yaşamsal olaylarının kontrol edildiği yer çekirdeğidir. Çekirdek öz suyu içinde ağ şeklinde dağılmış yapılara, kromatin iplikler denir. Kromatin ipliklerin hücre bölünmesi sırasında boyları kısalıp enleri kalınlaşır. Böylece kromozom durumunu alır.
Yani kromozom kromatin ipliklerin kısalıp kalınlaşmasıyla oluşmuş yapılardır. Kromozomlar birbirini eşleyebilir. Eşleme sonrası oluşan kromozom ipliklerinin her birine kromatit (eş kromozom) denir. Kromozomların en önemli görevi kalıtım birimi olan genleri taşımasıdır.
Kromozomların yapısında bulunan ve belirli özelliğin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan DNA parçasına gen denir. Her DNA molekülünde çok sayıda gen bulunur. Kalıtsal bilgiler genlerde depolanmıştır. DNA üzerindeki Adenin, Guanin, Sitozin ve timin belirli bir biçimde sıralanarak genleri oluşturur. Her bir gen bir proteinin üretilmesinden sorumludur. Proteinler hücrenin yapısını oluşturan ve etkinlikleri düzenleyen kimyasal maddelerdir. Her protein farklı iş yapar. Örneğin, bir protein kana oksijen taşırken, diğeri terdeki tuz miktarını ayarlar.
İnsan vücudunda alyuvarlar hariç tüm hücre çekirdeğinde 23 çift (46 adet) kromozom vardır. Çiftlerden biri anneden biri babadan gelmektedir. Bir kromozomda iki “kromatit” bulunur. Aynı kromozomdaki kromatitlere “kardeş kromatit” denir. Kromozomların gövdesinde kromatitleri bir arada tutan bir yapı vardır. Bu yapıya “sentromer” denir.
Şekil ve yapı bakımından benzer olan kromozomlara “homolog kromozom” denir.
Bir hücrede anne ve babadan gelen kromozomların toplam sayısına “diploit” denir ve “2n” ile gösterilir.
Üreme hücrelerinde kromozom sayısı diğer hücrelerdeki kromozomların sayısının yarısı kadardır. Bu sayıya “haploit” denir ve “n” ile gösterilir.
Mutasyon:
Gen ve kromozomların kimyasal yapılarında meydana gelen değişmelere denir. Mutasyon üreme hücrelerinde olursa yavruya geçer. Vücut hücrelerindeki mutasyon yavruya geçmez. Mutasyon canlının büyüklüğünü, davranışını ve hücresel faaliyetlerini etkiler. Mutasyona neden olan etkenlere mutajen adı verilir. Mutasyon;
Sıcaklık,
X- ışınları,
Hardal gazı,
Radyasyon,
DNA’nın bulunduğu ortamın asidik veya bazik olması,
Kimyasal Maddeler gibi sebeplerden ortaya çıkar.
Mutasyonun Nedenleri:
Ortamın asit veya baz oranının fazla olması
Alkol, sigara ve uyuşturucular.
Mutasyonlar genellikle öldürücüdür. Çok azı canlının daha iyi özellikler kazanmasına sebep olur. Radyasyon veya çeşitli kimyasal maddeler alan bir kişinin kendiside bundan olumsuz etkileneceği gibi genleriyle bu olumsuzluk döllerine de geçebilir.
Faydalı mutasyonlar, yeni kalıtsal özelliklerin oluşmasına neden olur. Bu durum çok uzun bir süreç sonunda bir türden alt türlerin oluşmasına neden olabilir. Bu şekilde canlıların çeşitliliği artar.
MODİFİKASYON: Farklı ortam şartlarında bir canlının dış görünüşünde meydana gelen değişikliklere denir. Modifikasyon sonradan kazanılan özellikler olduğundan nesilden nesile geçmez. Modifikasyon;
Sıcaklık,
Işık,
Nem,
Besin, gibi ortam şartlarının değişmesiyle oluşur. Örneğin güneşte bronzlaşmak, halter gibi sporla uğraşanların kaslarının gelişmesi buna örnektir. Şartlar ortadan kalkarsa insan eski haline gelir. Modifikasyonda üreme hücreleri değil vücut hücreleri değişikliğe uğrar. Kısaca modifikasyon genotipte değil FENOTİPTE görülür.
Genetik Mühendisliği BiyoTeknolojik Çalışmalar
Her canlı kendini türüne has unsurları genetik olarak nesilden nesile taşır. Aktarma işlemleri genler tarafından yapılır kromozomlardaki genler mayoz bölünmeyle gametlere geçer. Farklı gametlerin birleşmesiyle zigot oluşur. Anne ve babaya ait has özellikler zigota geçer. Zigotun gelişmesiyle yeni bir canlı oluşurken genetik unsurlar da yavruya geçmiş olur. Genetik özellikler kişiden kişiye farklılık gösterir (saç rengi, göz rengi…)
Canlılardaki genetik özellikleri taşıyan genlerin toplamı o canlının genetiğini meydana getirir.
Canlılardaki kalıtsal özelliklerini taşıyan genlerin toplamı o canlının genotipini oluşturur.
Kalıtsal özellikler kalıtım yoluyla geçer.
Kalıtım (Genetik)
· Ana ve babadaki karakterlerin yavruya aktarılmasına kalıtım denir. Karakterler yavrulara üreme ile aktarılır. Eşeysiz üreme ile ata canlının karakteri aynen aktarıldığından gen yapısı aynı canlılar elde edilir.
Kalıtımla İlgili Tanımlar
· Gen: Karakterin aktarılmasını sağlayan, kromozom üzerinde bulunan birimlerdir. Canlının fenotipinin oluşmasında gen yapısı ve çevre etkilidir.
· Homozigot (arı döl):İki geninde aynı olmasıdır.
Örnek: AA → Arı döl baskın aa → Arı döl çekinik
· Heterozigot (melez döl):İki genden birinin dominant diğerinin resesif olmasıdır. Böyle durumda canlı baskın gen görünümünde olur.
Örnek: Aa → Melez baskın
Mendel’in Kalıtıma Kazandırdığı Bilgiler
· Kalıtsal karakterlerin oğul döllere nasıl geçtiğini inceleyen bilime kalıtım (GENETİK) adı verilir.
· Kalıtsal karakterlerin oğul döllere nasıl geçtiğini ilk araştıran bilim adamı GREGOR MENDEL’dir.
· Mendel, bezelyeler üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda genetik özellikleri döllere nasıl geçtiğini matematiksel olarak ispatlamıştır.
· Mendel, bezelyeler üzerinde yaptığı araştırmalarda başarılı olmuştur.
Mendel’ İn Çalışmalarında Bezelyeleri Kullanılmasının Faydaları Şunlardır.
· Bezelyelerin çok sayıda çeşidinin bulunması,
· Bezelyelerin çok çabuk üremesi
· Kolay yetiştirilebilmesi
· Bezelyenin çiçek yapısının kendi kendini dölleyebilmesi
· Dominant Gen (baskın gen): Büyük harfle gösterilir.(A,B...). Fenotipte etkisini her zaman gösteren genlerdir. Canlıda ortaya çıkan karakterlerdir.
· Resesif Gen(çekinik gen):Küçük harfle gösterilir.(a,b...)Canlıda ortaya çıkmayan (gizli kalan) Karakterdir Ancak homozigot olması durumunda fenotipte kendini gösterebilen karakterlere resesif karakter denir. Etkisini gösterebilmesi için homozigot (arı döl) olması gerekir. Çekinik karakter Küçük harfle ifade edilir
Baskın Çekinik
Yuvarlak tohum Buruşuk tohum
Sarı tohum Yeşil tohum
Mor çiçek Beyaz çiçek
Gövdesi uzun Gövdesi kısa
Siyah saç Sarı saç
Kıvırcık saç Düz saç
Koyu renk göz Açık renk göz
Ayrık kulak memesi Yapışık kulak memesi
Dil yuvarlama Dil yuvarlayamama
Genotip: Canlının genlerinin toplamıdır. Canlının özelliklerini oluşturan genlerin yapısına genotip denir. Kalıtımda karakterler bir harfle sembolize edilir. Örneğin, sarı bezelye =S(baskın) gösterilir. Yeşil bezelye = s çekinik bir özelliktir
Fenotip: Canlının dış görünüşüdür. Dış görünüş özelliklerine fenotip denir. Sarı saç, yeşil göz, kırmızı çiçek, düzgün tohum... Gibi.
ÖRNEK: Sarı bezelye (baskın) ve yeşil bezelyeler( çekinik) çaprazlanacak.
Bu genlere harf atayalım. Arı döl (homozigot) Sarı renk genotipi yazalım. Melez döl ( heterozigot ) genotipi yazalım.Karakterlerin Birleşmesi:
Değişik özelliğe sahip iki arı dölün çaprazlanması sonucu oluşan F1 dölü % 100 melezdir.
Karakterlerin Gizli Kalması: Oluşan F1 dölündeki genlerden biri diğerine baskındır. F1 dölünün fenotipi baskın karaktere benzer. Diğer karakter gizli kalır.
Kalıtsal Hastalıklar
İnsanlarda tüm kalıtsal karakterler kromozomlar üzerindeki genler tarafından yavruya iletilir. Bazı hastalıklar X veya Y kromozomları üzerinden taşınırlar. Bazıları gizli kalabilir.Bu kalıtsal hastalıkların bazıları
Renk körlüğü,
Daltonizm,
Hemofili,
Mongolizm dir,
Down sendromu,
Orak hücre kansızlığı…
RENK KÖRLÜĞÜ:
Kırmızı ve yeşil rengi ayıramazlar.
X kromozomuna bağlı bir çekinik gen olduğundan Genellikle erkeklerde görülür.
Kız çocuğunun renk körü olabilmesi için hem ana hem babadan renk körlüğü genini alması gerekir.
Kadınlar genellikle taşıyıcı rolündedir. Ancak erkek bu özelliği taşıyorsa kesinlikle renk körü olur.
HEMOFOLİ:
Kanın pıhtılaşmaması hastalığıdır.
(X) kromozomundaki çekinik bir gen tarafından taşınır. Hastalık ya pıhtılaşmama ya da geç pıhtılaşma şeklinde olur.
MONGOLİZM:
Normal kromozom sayısı 46 dan bir fazla olan (47 kromozom)İnsanlarda görülür. Geri zekâlılık oluşumudur.
DOWN SENDROMU:
Mayoz bölünme sırasında gamet denilen üreme hücrelerine kromozomlar eşit gitmezse yavrularda bozukluklar ortaya çıkar.
Kısaca kromozom fazlalığı vardır.
Bu çocuklar geri zekâlıdır. 18-20 yaşına kadar yaşar.
ORAK HÜCRE KANSIZLIĞI:
Akdeniz ülkelerinde görülür.
DNA üzerindeki nükleotidin değişmesiyle ortaya çıkar.
NOT: Ayrıca Turner, Kleinfelter kalıtsal hastalıklardır.
Canlıların içinde bulunduğu çevre, canlılardaki kalıtsal özelliklerin ortaya çıkışında önemli rol oynar.
Şayet çevre şartları uygun değilse, o zaman belli kalıtsal özelliklerin ortaya çıkması mümkün değildir.
Örneğin Kuzey ülkelerinde domates bitkisi çok iyi yetiştiği halde ürün vermemektedir. Bunun nedeni ortalama sıcaklığın düşük olmasıdır
Yine sirke sineklerinin belli ortalama sıcaklığın altında yetiştirilmesi durumunda bazılarının kanatlarının deforme olduğu görülür.
Hamileliğin erken dönemlerinde annenin alkol, sigara veya uyuşturucu kullanması çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.
Aynı genotipik yapıda olan tek yumurta ikizi iki çocuk, iki farklı çevre şartlarında yetiştirildiğinde, dış görünüş bakımından farklılık gösterdikleri görülmüştür.
Dış görünüşteki bu farklılık çevre şartlarından ileri gelmektedir.
Bu örnekte gösteriyor ki canlının ortaya koyduğu özellikler, kalıtsal özelliklerle çevrenin etkileşmesinin ürünleridir.
NOT:Ancak altıparmaklık, göz rengi, kan grubu gibi kalıtımsal olaylar çevre etkisi ile değişmez.
AKRABA EVLİLİĞİ NEDEN SAKINCALI?
Kısa parmaklık, gece körlüğü, göz kusurları gibi hastalık genleri çekiniktir. Ancak anne ve babadan aynı genler alınırsa ortaya çıkar. Yani iki çekinik gen birleşirse ortaya çıkar.
Akrabalar arasında evlilik sakıncalıdır. Çekinik genlerin ortaya çıkma olasılığı çok fazladır. Bu nedenle evlilikten önce muhakkak gen testi yaptırılmalıdır.
Bazı zekâ geriliği türleri, yarık dudaklılık, vücut anormallikleri, renk körlüğü, orak hücreli kansızlık ve enzim eksikliğine bağlı bazı hastalıklar kalıtsal hastalıklardır.
Anne ve baba bu tür hastalıkları taşıyor olabilir. Çekinik kalmış bu hastalıkların çocuklarda olma olasılığı anne ve babanın aynı anda bu genleri taşıyor olma olasılığına bağlıdır.
Birbirine akraba olan anne ve babada bu hastalıkların taşıyıcı konumda olma olasılıkları yüksektir ve çocuklarda ortaya çıkabilir. Bu yüzden akraba evliliği sakıncalıdır.
Akraba olmayan evliliklerde de bu tür hastalıklar ortaya çıkabilir ama olasılık çok daha düşüktür.
ÖRNEK:
S: Sağlıklı hemoglobin üretimi sağlayan gen.(baskın)
s: Orak hücreli kansızlığa neden olan gen.(çekinik)
Ss: Taşıyıcı baba ile
Ss: Taşıyıcı anne arasında çaprazlama yapılarak;
¼ sağlıklı,
2/4 taşıyıcı,
¼ hasta çocuk dünyaya geldiği gösterilecek.
Genetik hastalıkların teşhis ve tedavisinde bilimsel ve teknolojik gelişmeler
Eşey ana hücrelerinde görülür.
Diploit (2N) hücrelerde görünür.
Kromozom sayısı yarıya iner.
Kromozomların yapısında değişiklik olur.
Sinaps ve krossing-over görülür.
Tür içi çeşitlilik sağlanır.
Türlerde nesiller boyu kromozom sayısının sabit kalmasını sağlar.
Hayat boyu devam etmez.
Sonuçta 4 tane gamet denilen(sperm, yumurta) haploit (N) kromozomlu hücre oluşur.
Oluşan hücreler tekrar mayoz bölünme geçirmezler.
İki çekirdek bölünmesi ve iki stoplazma bölünmesi görülür.
MAYOZ BÖLÜNME EVRELERİ
MAYOZ 1 MAYOZ 2
İnterfaz _____
Profaz 1 Profaz 2
Metafaz 1 Metafaz 2
Anafaz 1 Anafaz 2
Telofaz 1 Telofaz 2
MAYOZ 1
İNTERFAZ:Mitoz bölünmedeki olayların aynısıdır.HOMOLOG KROMOZOM: Biri anneden diğeri babadan gelen karşılıklı bölgelerinde aynı karaktere etki eden genler bulunduran kromozomlardır.
PROFAZ 1 :Anne ve babadan gelen homolog kromozomlar yan yana gelerek dört kromatinli bir yapı oluştururlar. Bu olaya sinaps denir. Sinaps yapan kromotidler arasında gen alışverişi olur. Bu olaya krossing-over denir. NOT:Krossing-over olayında parça alışverişi kardeş olmayan kromotidler arasında görülürNOT:Bu evrede sinaps olayı her zaman görülür. Ancak krossing-over görülmeye bilir.
METAFAZ 1:homolog kromozomlar ekvatoral düzlemde çift sıra halinde dizilirler.
ANAFAZ: Homolog kromozomlar birbirinden ayrılırlar ve kutuplara doğru çekilirler.NOT:Mayoz bölünmede kalıtsal yapısı farklı hücrelerin meydana gelmesini sağlayan olay homolog kromozomların ayrılmasıdır.NOT:Kromozom sayısının yarıya indirildiği evredir.
TELOFAZ: Profaz evresinin tersi gerçekleşir.
STOPLAZMA BÖLÜNMESİ(SİTOKİNEZ): Stokinez sonucunda N kromozomlu 2 tane hücre oluşur.
MAYOZ 2
Normal mitoz bölünmeye benzer şekilde gerçekleşir. Tek farklı kısmı interfazı olmayıp DNA eşlemesi görülmez. Sentromlar eşlenir.
NOT:Mayoz bölünmede çeşitliliğin oluşmasında;__Homolog kromozomların ayrılması__Krossing-over olması etkilidir.
MİTOZ VE MAYOZ BÖLÜNME ARASINDAKİ FARKLAR
Mitozda iki yavru hücre, mayozda isedört yavru hücre oluşur.
Mitozda kardeş kromatidlerin ayrılması anafazda, mayozda ise anafaz II’ de gerçekleşir.
Mitozda yavru hücrelerdeki kromozom sayısı ana hücredekine eşit, mayozda ise ana hücredekinin yarısı kadardır.
Mitozda oluşan yavru hücreler birbirinin kopyası, mayozda ise genetik yapıları farklıdır.
Mitozda vücut, mayozda ise üreme hücreleri oluşur.
Mitoz; bir bölünmeden, mayoz ise arka arkaya iki bölünmeden oluşur.
Mitozda oluşan hücreler uzun ömürlü, mayozda oluşan hücreler kısa ömürlüdür.
Mitoz; büyüme ve gelişmenin olduğu her dönemde, mayoz; sadece üreme döneminde görülür.
Mitoz bölünmenin başlangıcını saptamak olanaksızdır. Fakat hücrede bazı değişiklikler olur; hücre içeriği jel haline geçer, metabolizma durur, çekirdeğin hacmi hızla büyür. Kromatin iplikleri belirginleşir ve boyanmaya başlar. G2 evresinin tamamlanması, kromozomların türlere özgü şekil ve sayıyı kazanmasıyla mitoz bölünmeye geçilir. Işık mikroskobunda kromozomlar artık rahatlıkla görülebilir. Bu süre yaklaşık bir saat sürer. Bu evredeki hücreler küre şeklindedir ve etrafındaki cisimlere kuvvetle bağlanmamıştır.
A.Çekirdek Bölünmesi
İnterfaz: Hücrenin bölünmeye hazırlandığı safha*dır. Bu evrede DNA kendini eşler. Çekirdek bölün*mesi 4 safhada olur. profaz, metafaz, anafaz ve telofaz diye dört evreye ayrılır.
PROFAZ: Başlangıcında çekirdek içinde ince uzun kromatin iplikleri halinde görünen kromozomlar, yavaş yavaş helozon şeklinde kıvrılarak kalınlaşmaya başlar ve görülebilir duruma geçer. Kalınlaşma ve kısalma anafaza kadar devam edebilir. Bu arada eş kromozomlar birbirlerinden fark edilemeyecek kadar sıkıca bağlıdırlar. Bu evrede birbirine sentromerlerle bağlanmış olarak duran kromozomların her birine kromatit denir. Sentrozomlar ayrılarak her biri bir kutba gitmeye başlar ve aralarında iğ iplikleri oluşur. Profazın sonuna doğru iğ iplikleri ile kromozomlar arasında bağlantı kurulurken, sentrozomlardan hücre zarına uzanan iğ iplikleri de oluşur ve çekirdek zarı eriyerek kaybolur, kromozomlar sitoplâzma içerisine dağılır.
METAFAZ: Kromozomlar çok kere bir çember gibi, bazen de karışık olarak ekvatoral düzlem üzerinde dizilirler. Genellikle küçük kromozomlar merkezde, büyükler çevrededir. Diziliş türlere özgü bir özellik gösterir. Kromozomlar eşit olarak kutuplara çekileceğinden, ortada belirli bir denge kurulana kadar beklenilir.
Profaz 30-60 dakika sürmesine karşılık, metafaz ancak 2-6 dakika sürer. Her bir kromozomun sentromeri belirgin olarak ikiye bölünür ve kromatitler tam olarak birbirinden ayrılır.
ANAFAZ: Ekvatoral düzlemdeki kardeş kromozomlar kutuplara bu evrede taşınırlar. Kasılma özelliği olan sentrozomların iğ iplikleri sayesinde kromozomların yarısı bir kutba, diğer yarısı öbür kutba gider. Kromozomların kutuplara ulaşmasıyla bu evre sona erer. Bitki hücrelerinde sentrozom bulunmadığı için kromozomların taşınması sitoplâzma hareketleriyle ve sitoplâzma kökenli iğ ipliklerinin yardımıyla olur. Bu evre de yaklaşık olarak 3-15 dakika sürer.
TELOFAZ: Kromozomlar daha az boyanmaya başlar. Çekirdek zarı yavaş yavaş oluşur. Kromozomlar uzayıp incelmeye başlar. Bölünme açısından çekirdek dinlenmeye geçerken, hücre metabolizması aktif hale geçer.
B.Sitoplâzma Bölünmesi
Hücre içinde kutuplarda birer çekirdek oluştuktan sonra hücrenin boşalan orta kısmında sitoplâzmanın bölündüğü görülür.* Bitki hücrelerinde orta kısımda ara bölme * Hayvan hücrelerinde boğumlanma olarak sitoplâzma bölünür. Böylece birbiriyle aynı kalıtsal özelliğe sahip olan 2 hücre meydana gelir. Hayvan hücrelerinin, bitki hücrelerindeki mitozdan başka bir farkı da, sentriollerin eşlenmesidir. Hayvan hücrelerinde profaz safhasında sentrioller eşlenir ve kutuplara çekilirken aralarında iğ iplikleri oluşur. Bitki hücrelerinde sentrioller yoktur ama iğ iplikleri oluşur.Bu evrenin oluşumu sürerken bir yandan da sitoplâzma boğum yapmaya başlar. İğ ipliklerine dik olarak boğumlanan sitoplâzmanın o bölgede jel hale geçerek iki oğul hücrenin sitoplâzmasını ayırdığını ileri süren görüşlerde vardır. Sitoplâzmanın boğumlanarak ayrılması sürecine sitokinez denir. Telofazın başlangıcından iki yeni hücrenin oluştuğu ana kadar geçen süre 30-60 dakikadır.