Loading...

Osmanlı İmparatorluğu


Osmanlı İmparatorluğu


Osmanlı Devleti ya da Osmanlı İmparatorluğu[2][3][4][5] (Osmanlı Türkçesi: دولت عالیه عثمانیه, Devlet-i Aliyye-i Osmaniye[6]) 1299-1922 yılları arasında varlığını sürdürmüş Türk devletidir. 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti bu devletin ardılı olarak kabul edilmektedir.

Devletin kurucusu ve Osmanlı Hanedanının atası olan Osman Gazi, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundandır.[7] Devlet, Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuştur. Buna karşın Prof. Dr. Halil İnalcık'ın, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil 1302'de Yalova'da kurulduğunu iddia etmiştir, Osmanlı'nın Yalova'da kurulduğu iddiasına Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da destek vermiştir. [8]İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı Devleti gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Güneydoğu Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı (ve 1553'te Fas kıyıları'na, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi'ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e uzanmaktaydı.[9] Osmanlı Devleti 29 eyaletten ve vergiye bağlanmış Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote[10] (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar[11] (1627) ve Lundy[12] (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Büyük Jüstinyen'in 1000 yıl önce egemen olduğu Konstantinopolis (başkent İstanbul ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde ele geçirilen çevre bölgeler)'e sahip olan Osmanlı Devleti, Bizans İmparatorluğu'nun Müslüman bir ardılı olarak kabul edilir. Osmanlı Devleti, Bizanslıların mimari, mutfak, müzik, boş zaman etkinlikleri ve devlet yönetimi alanlarındaki gelenek, görenekler ve tarihi birikimini de benimsemiş ve bu kavramları devlet bünyesinde yaşamakta olan Asya Türk Kültürü ve İslam Kültürü aracılığıyla Osmanlı kültürel kimliği olarak adlandırılan özgün bir biçime dönüştürmüşlerdir. Hakimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hakimiyeti altında tutmayı başarmıştır.[13] Osmanlı Devleti, eski Türk örf ve adetlerinin ve İslam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir.[14]

Konu başlıkları

[gizle]
  • 1 Tarihi
    • 1.1 Beylik (1299 öncesi)
    • 1.2 Kuruluş (1299 - 1453)
    • 1.3 Yükselme (1453 - 1579)
    • 1.4 Duraklama (1579 - 1699)
    • 1.5 Gerileme (1699 - 1792)
    • 1.6 Dağılma (1792 - 1922)
  • 2 Devlet Örgütü
    • 2.1 Saltanat Makamı
    • 2.2 Divan-ı Humayun
      • 2.2.1 Divan-ı Humayun Üyeleri
    • 2.3 Yerel Yönetimler
  • 3 Din
    • 3.1 Halifelik
    • 3.2 Osmanlı'da misyonerlik
  • 4 Ordu
    • 4.1 Kara Kuvvetleri Ordusu
    • 4.2 Donanma
    • 4.3 Hava Kuvvetleri
  • 5 Ekonomik yapı
  • 6 Osmanlı topraklarındaki şu anki devletler
  • 7 Ayrıca bakınız
  • 8 Kaynakça
  • 9 Dış bağlantılar
  • 10 Notlar

Tarihi [değiştir]


Osmanlı Devleti Tarihi

Ana Dönemler

Beylik Dönemi
Kuruluş Dönemi
Yükselme Dönemi
Duraklama Dönemi
Gerileme Dönemi
Dağılma Dönemi

Özel Dönemler

Fetret Devri
Köprülüler
Kutsal İttifak Savaşları
Lale Devri
Rus Savaşları
Nizam-ı Cedid
Tanzimat
Birinci Meşrutiyet
İkinci Meşrutiyet

Osmanlı Portalı
 g  t  d 

Osmanlı Devleti Tarihi Zaman Çizelgesi
Osmanlı Tarihi Kronolojisi

Osmanlı Devleti belirli tarihsel dönemlere ayrılarak incelenir. Dönemler, Osmanlı Devleti'nin yönetim yapısına ve dünya siyasetindeki yerine göre belirlenmiştir. Toprak büyüklüğünü temel alan ayrıştırmalardan daha detaylı bir bakış açısına izin vermektedir.

Beylik (1299 öncesi) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Devleti Beylik Dönemi

Anadolu Selçuklu hükümdarı, Kayı boyu'nu Ankara'nın yakınlarındaki Karacadağ yöresine yerleştirdi. Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kayılar'a verdiği bu toprak 1.000 kilometrekareden ibarettir. Kayılar, batıya yönelerek Bizans'ın Söğüt ve Domaniç bölgelerini, Ertuğrul Gazi ile aldılar.

Anadolu Selçuklu hükümdarının Osman beye sancak gönderdiği 1299 yılı kuruluş yılı olarak kabul edilir. 13. yüzyıl'da Anadolu, giderek artan ölçülerle Moğol egemenliğine girmeye başladı. 14. yüzyıl başlarında Anadolu'nun batı kısımlarında pek çok Türkmen beyliği ortaya çıktı. Bu beyliklerin en küçüğü, Eskişehir-Sakarya-Söğüt dolaylarındaki Osmanoğulları Beyliği idi. Osmanoğulları Beyliği, artık iyice zayıflamış olan Doğu Roma İmparatorluğu ile karadan sınıra sahip tek Türk Beyliği idi. Osmanoğulları Beyliği'nin kurulduğu Eskişehir-Sakarya- Söğüt dolayları Anadolu'da biçim bakımından İlhanlılar'a bağlı olsa da, Moğol İlhanlı etkisinin uzanamayacağı kadar batıda yer alan bir bölgeydi. Bu yüzden Osmanoğulları Beyliği'nin toprakları, Moğol baskısından kaçan Oğuz aşiretleri, Anadolu Selçuklu asker, memur ve bilim adamı için bir sığınak yeri işlevini görüyordu. Osmanlı Devletinin yanında bir çok boy da orada idi bunlara : uç beylikleri denir. Osmanlı Devleti daha sonradan büyüyerek Avrupa yakasına geçti buradan Doğu Romayı alarak Avrupaya yayıldı.

Kuruluş (1299 - 1453) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemi
Bir Türk zincir zırhı

Osman Bey; Karacahisar,Bilecik,Yarhisar ve Mudurnu'yu almıştır. Beyliğe adını veren Osman Bey'dir. Osman Bey, Çobanoğulları Beyliği'nin vâsalı olarak akınlarda bulunurken, bu beyliğin Doğu Romayla anlaşması üzerine, bölgede Doğu Roma üzerine akınlarda bulunanlar, etkinliklerini bu kez Osman Bey'in bayrağı altında sürdürdüler. Bu durum yavaş yavaş Osman Bey'i bağımsızlığa iten bir etken oldu.

Osmanoğulları Beyliği'nin genişlemesi, Marmara bölgesindeki büyük Doğu Roma kentlerinden Bursa'nın 1326'da Osmanoğulları Beyliği'nin eline geçmesiyle sürdü. Bursa'nın alınışını göremeden o yıl ölen Osman Bey'in yerine geçen oğlu Orhan Bey zamanında da Osmanoğulları Beyliği'nin gelişmesi hızlandı. Para bastırarak Osmanoğulları Beyliğini, Osmanlı Devleti haline getirdi. Bursa'nın ardından Marmara bölgesinin öteki büyük Doğu Roma kentleri, İznik ve İzmit de Osmanlılar'ın eline geçti. Osmanlı ilerlemesini durdurmak isteyen ve başında Doğu Roma İmparatoru III. Andronikos'un bulunduğu bir Doğu Roma ordusu Pelekanon(Maltepe) denilen yerde bozguna uğratıldı (1329). Osman Bey döneminde, Osmanoğulları Beyliği yalnız Doğu Roma topraklarında genişlemişti.

Orhan Bey döneminde ise komşu Türk Beyliklerinin topraklarında da genişlemeye başladı. Böylece Osmanlılar hem Karesi Beyliği'nin donanmasına, hem Rumeli'ye geçiş için önemli bir takım noktalara, hem de Rumeli topraklarını iyi tanıyan Karesi komutanlarına sahip oldular. Osmanlılar Rumeli'ye Doğu Roma İmparatorluğu'nda Palaiologoslar ile Kantakuzenoslar arasındaki taht kavgalarından yararlanarak, 1354'te ayak bastılar. Osmanlılar'ın Balkanlar'da ele geçirdikleri ilk üs Gelibolu Yarımadası'nda Çimpe Kalesi oldu. Orhan Bey'in yerine oğlu I. Murat (1362 - 1389) geçti. Doğu Roma o sıralarda iç karışıklıklar içindeydi. Kantakuzen, Orhan Bey'den, Çimpe Kalesi karşılığında yardım istedi. Orhan Bey, Doğu Roma Tekfurlarını (vali) bozguna uğrattı ve Çimpe'yi Rumeli'ye geçişte üs olarak kullandı. İznik ele geçince Orhan gazi tuğrasının olduğu ilk Osmanlı parasını bastırtarak, tarihteki ilk padişah oldu. Donanma ilk kez Orhan Bey zamanında kuruldu ve Osmanoğulları Beyliği, Osmanlı Devleti haline geldi. Yine Orhan Gazi zamanında, 6 yıl süren kuşatmanın ardından Bursa alınarak başkent yapıldı.

I. Murat Hüdavendigar Balkan fetihlerini hızla sürdürdü. 1363'te Edirne yakınlarında Sazlıdere denilen yerde, Osmanlı ilerlemesini durdurmak isteyen bir Doğu Roma - Bulgar ordusu yenilgiye uğratıldı ve bu zaferin ardından Edirne Osmanlılar'ın eline geçti. Kısa bir süre sonra, Edirne'yi geri almak isteyen Macar - Sırp - Bulgar - Eflâk - Bosna birleşik ordusu Edirne yakınlarında, Sırpsındığı Savaşı'nda ağır bir yenilgiye uğratıldı (1364). Osmanlılar kısa süre içinde Bulgaristan'ı, Yunanistan'ı ve Sırbistan'ı ele geçirmeyi başardılar. 14.yy. sonlarında Osmanlı sınırı Tuna'ya ve Belgrad'a dayanmış bulunuyordu. Balkan devletlerinin ve onları destekleyen Avrupa devletlerinin Osmanlı ilerlemesini durdurma çabaları, I. Kosova Savaşı (1389), Niğbolu (1396), Varna (1444), II. Kosova Savaşı (1448) savaşları ile kırıldı. İstanbul'un Osmanlılar'ın eline geçmesinden önce Belgrad ve dolayları, Arnavutluk, bazı liman şehirleri dışında Balkanlar büyük ölçüde Osmanlı egemenliğine girmiş bulunuyordu. Bu döneminde Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızı ile I.Murat'ın oğlu Şehzâde Bayezit'in evlenmeleri, Kütahya, Tavşanlı, Emet, Simav ve Gediz dolaylarının çeyiz olarak Osmanlılar'a geçmesine neden oldu. Yine 1.Murat döneminde Osmanoğulları Beyliği, Hamitoğulları Beyliği'nden Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Karaağaç ve Seydişehir'i 1374'te 80.000 altın karşılığı satın alarak Anadolu'daki bu genişleme, kendilerini Anadolu Selçukluları'nın vârisi sayan Karamanoğulları Beyliği ile sınırdaş yaptı ve bu durum Osmanlı - Karaman mücadelesinin başlamasına neden oldu. I. Murat'ın oğlu Yıldırım Bayezit (I. Bayezit) (1389 - 1402) tahta geçer.

Niğbolu Savaşı

Yıldırım Bayezit döneminde, Anadolu Türk birliği yeniden sağlandı. Ancak Osmanlı'nın bu kadar güçlenmesi, o sırada bir Çin seferi hazırlığında olan Timuru korkuttu. Batısında böylesine güçlü bir devlet bırakmak istemeyen Timur, Karakoyunlu ve Celayirîli hükümdarının Osmanlı'ya sığnmasını bahane ederek Osmanlı'ya savaş açtı ve Ankara'ya kadar geldi. O sırada İstanbul'u kuşatmakta olan bayezid kuşatmayı kaldırdı ve Çubuk Ovası'nda Timur'un ordusu ile karşılaştı. Yapılan Ankara Meydan Savaşı'nda bayezid kendisine bağlı Türk boylarının ona ihanet etmesinin de etkisiyle çok ağır bir yenilgi aldı. Timur, Devleti Bayezid'in oğulları İsa, Musa, Mehmet ve Süleyman çelebiler arsında paylaştırdı ve Anadolu beylerini eski topraklarına kavuşturdu. Yıldırım'ın oğlu Mustafa Çelebi'yi de beraberinde Semerkant'a götürdü.( Mustafa çelebi daha sonra 1. Mehmet (Mehmet Çelebi) devrinde ülkesine döndü ve hükümdarlık iddiasında bulundu. Selanik dolaylarında kuvvet toplayan mustafa çelebi Mehmet Çelebiye yenilerek Doğu Roma'ya sığındı -Düzmece Mustafa olayı-. Doğu Roma'nın elinden bir müddet sonra kurtulan Mustafa çelebi II. Murat zamanında tekrar isyan çıkarmışsa da II. Murat onu Edirne'de yakalayarak idam ettirdi 1422). Bu arada Akşehirde bulunan Yıldırım Bayezid üzüntüsünden öldü (1422).

  • "Fetret Devri" adı verilen bu dönemde Mehmet Çelebi kardeşlerini yenerek 1413 yılında tahta çıktı. Çelebi Mehmet, anadolu türk birliğini bir ölçüde yeniden sağladı ve devleti eski gücüne kavuşturdu.Bu dönemde Venediklilerle yapılan ilk deniz savaşı, başarısızlıkla sonuçlandı.1421'de yerine oğlu Sultan II. Murat padişah oldu.

Yükselme (1453 - 1579) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Devleti Yükselme Dönemi
Fatih Sultan Mehmet'in Bellini tarafından yapılmış portresi

II. Mehmed, 1453'te kuşattığı İstanbul'u 29 Mayıs 1453'te fethetti ve devletine başkent yaptı. Ardından, Doğu Roma tahtı üzerinde hak iddia edebilecek hânedanlara karşı harekete geçti. Mora Despotluğu (1460), Trabzon Rum İmpratorluğu (1461) ve Palailogoslar ile akrabalığı bulunan Galtulusi ailesinin ortadan kaldırdı. Sırbistan, Bosna ve Hersek'i ilhâk etti (1459). Bünyesinde birden çok müslüman ve hristiyan ulusu barındıran Osmanlı Devleti böylece resmen İmparatorluk ünvanı kazanmış oldu. Balkanlar'da genişleme Osmanlı Devleti'ni Tuna üzerinde Macaristan'la; Arnavutluk, Yunanistan kıyıları ve Ege Denizi'nde Venedik'le karşı karşıya getirdi. Uzun bir savaş (1463 - 1478) sonunda Venedik, İşkodra, Akçahisar kentleriyle Limni ve Eğriboz adalarını Osmanlılar'a bırakmayı ve elde ettiği ticaret serbestliği karşılığında her yıl 10.000 altın ödemeyi kabul etti. Bu savaş sürerken II. Mehmed, Karamanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdı (1468); Karamanoğulları'nı koruyan ve Venedik'le bir antlaşma yapan Akkoyunlu hükümdârı Uzun Hasan'ı Otlukbeli'nde ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu zaferle Osmanlı Devleti Fırat'ın batısındaki Anadolu topraklarına yerleşti; Gedik Ahmet Paşa'nın Toroslar'ı ve Akdeniz kıyılarını zaptetmesiyle de Mısır Memlûkları ile sınırdaş oldu. Gedik Ahmet Paşa'nın 1475'te kuzey Karadeniz'e yaptığı sefer, Ceneviz kolonileri Kefe ve Sudak'ın fethi ve Kırım Hanlığı'nın Osmanlı himayesine girmesiyle sonuçlandı. Böylece Osmanlı Devleti bir iç deniz durumuna gelen Karadeniz üzerinde siyâsi ve iktisâdi tam bir egemenlik kurdu. II. Mehmed'in güney İtalya'nın fethiyle görevlendirdiği Gedik Ahmet Paşa, denizaşırı bir seferle Napoli Krallığı'nın elinde bulunan Otranto'yu aldı ve İtalya içlerinde harekâta başladı. Ama II.Mehmet'in 49 yaşındaki ölümü (1481) bu seferin yarım kalmasına neden oldu.

Ana madde: İstanbul'un Fethi

II. Bayezit (1481 - 1512), taht kavgasına girişen kardeşi Cem'i yeniçerilere dayanan İshak ve Gedik Ahmet paşaların desteğiyle yendi; Cem, Rodos Şövalyeleri'ne sığınmak zorunda kaldı. 1484'teki Boğdan seferi ile kuzey ticaretinin zengin limanları Kili ve Akkerman Osmanlı Devleti'ne katıldı. Cem'i ve Karamanoğulları'nın kalıntılarını destekleyen Memlûklar'la savaş (1485 - 1491) ise genellikle Osmanlılar'ın yenilgisiyle sonuçlandı. Venedik'le savaş (1499 - 1503), Devlete Modon, Koron, Navarin, İnebahtı limanlarını kazandırdı.

Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail'in Anadolu'daki müritlerine karşı şiddetli bir mücadeleye girişti. Şah İsmail'e karşı Çaldıran'da kazandığı zaferden (1514) sonra Tebriz'e kadar ilerledi. Bundan sonra I. Selim, Memlükler'a karşı harekete geçti. Ateşli silahlardaki üstünlüğü sayesinde kazandığı Mercidâbık (1516) ve Ridâniye (1517) savaşları, Osmanlı Devleti'ne Suriye, Filistin ve Mısır'ı kazandırdı. Hicaz, Osmanlı egemenliğine girdi. Böylece Osmanlı Devleti, Hint Okyanusu'na açılma olanağına kavuştu ve İslam dünyasının önderliğini tartışmasız biçimde ele geçirdi. Bu arada I. Selim, halife ünvânı aldı ve bu unvan kendisinden sonra gelen Osmanlı padişahları tarafından da kullanıldı.

Fatih'in İstanbıl'a girişi

Kanuni Sultan Süleyman döneminde devlet en güçlü ve şaşalı dönemini yaşamıştır.46 yıllık hükümdarlığında devlet doğal sınırlarına ulaşmış ve tam anlamıyla günümüzde süper güç tabir edilen konuma ulaşmıştır.Öyle ki dönemin en güçlü ülkelerinden Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile yapılan bir antlaşmada Osmanlı Vezir-i azamı ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu hükümdarı denk kabul edilmiştir. Yani Osmanlı nın 2.adamı ancak diğer ülkeleri muhattap alacak seviyededir.

Duraklama (1579 - 1699) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi
Osmanlı Devleti'nin büyümesi (1299-1683)
Osmanlı Devleti'nin yükselişi ve çöküşü (1299-1920)


Osmanlı'da duraklama dönemi Sokullu Mehmet Paşa'nın ölmesiyle başlamıştır. Deneyimsiz kişilerin tahta geçmesi ile merkezi yönetimin bozulması sonucu, devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Özellikle yeniçeriler artık padişaha karşı gelmekteydi. Yeniçerilerdeki 'Ocak, devlet içindir.' anlayışı yerine 'Devlet, ocak içindir.' anlayışı gelişmiştir.

Avusturya ve İran seferleri sonucu oluşan ekonomik sıkıntılar, tımar sisteminin bozulması ve nüfus artışının yarattığı sosyal hayattaki sıkıntılar ve çağın gerisinde kalınması ile eğitim alanındaki bozulmalar sonucu devlet duraklama dönemine girmiştir. Coğrafi keşiflerle ticaret yollarının önem kaybetmesi, sık padişah değişmeleriyle çok verilen cülus bahşisi ve yeniçerilerin artmasıyla verilen ulufe miktarının da artması Osmanlı ekonomisini yıpratmıştır.

Celali ayaklanmaları, Osmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirmiş, ağır vergiler yüzünden ya da “Büyük Kaçgun” sırasında yerlerinden olan çiftçilerin toprakları mültezimlerin ya da yerel yöneticilerin eline geçmiştir. Vergiler yüzünden borca giren köylüler, işledikleri toprakları sonunda tefecilere kaptırdılar. Osmanlı toprak düzeninin belkemiği olan tımar sistemi bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya çıktı ve kentlere büyük göçler oldu. Tarımsal üretim geriledi ve kıtlık tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine yol açtı. On binlerce insan yaşamını yitirdi ve pek çok yerleşim yeri yıkıma uğradı. Osmanlıda eğitim(ilmiye)nin bozulması da Osmanlıyı geriletmiştir. Avrupadaki gelişmeleri (Reform,Rönesans) Osmanlı'nın takip etmemesi Osmanlı için bir dezavantaj olmuştur.

NOT:Osmanlı Devleti'nin eğitim sisteminin bozulmasının nedeni Beşik Ulemalığı denilen sistemin ortaya çıkmış olmasıdır.Bu sisteme göre müderrislerin(Öğretmen) yeni doğan çocukları doğduğu andan itibaren medrese(Eğitim yuvası) öğretmeni sayılıyordu.

Gerileme (1699 - 1792) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi

Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi, Osmanlı tarihinde Karlofça Antlaşması’ndan (1699) başlayarak, Yaş Antlaşmasına kadar (1792) geçen süreye denir.

Bu dönemde Karlofça ve İstanbul Antlaşması’yla kaybedilen yerleri geri almak ve mevcut toprakları korumak amacıyla batıda Avusturya ve Venedik, kuzeyde Rusya ve doğuda İran ile savaşlar yapılmıştır.

Bu yüzyılda Avrupa’dan geri kalındığı Pasarofça Antlaşması’ndan itibaren kabul edilmiş ve yapılan ıslahatlarda Avrupa örnek alınmıştır.

26 Ocak 1699 tarihinde Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile imzalanan Karlofça Antlaşması, Osmanlı-Kutsal ittifak Savaşları'nı bitirmiştir. Karlofça Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemi başlamıştır. Papa tarafından Osmanlı Devleti'ne karşı Almanya İmparatorluğu, Avusturya Arşidüklüğü, Polonya Krallığı, Rusya Çarlığı, Malta Sen Jean Şövalyeleri Tarikati ve Venediklilerden(İtalyan) oluşan bir ittifak ile uzun süren savaşlar sonunda yorgun düşen Osmanlı Devleti, Banat ve Temeşvar hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyliği Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere bırakmıştır.

Bu yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti, kaybettiği toprakları geri alarak Avrupa'da tutunmayı ve eski gücünü korumayı amaçlamıştır. Ancak bir süre sonra bu amacına ulaşamayacağını anlayınca elindeki toprakları koruma politikası izlemeye başlamıştır.

 

  • Karlofça Antlaşması
  • Lale Devri
  • 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
  • Küçük Kaynarca Antlaşması
  • Nizam-ı Cedid

Dağılma (1792 - 1922) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Devleti Dağılma Dönemi
Sultanahmet Meydanı'nda halk yürüyüşü
II. Abdülhamit döneminde basılmış Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu'daki topraklarını gösteren harita (1893)

Bu dönem 1792 Yaş Antlaşması ile başlayıp 1922 de Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar devam eden dönemdir. Osmanlı Devleti Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından yararlanıp denge politikası izleyerek varlığını korumaya çalışmıştır.

Osmanlı Avrupa'da çıkan isyanlar ve uzun süren Rus savaşları ile iyice yıpranmış ve devlet yönetiminde ıslahata yönelik çalışmalar yapılmış isede pek başarılı olunamamıştır.

  • Ayastefanos Antlaşması
  • Berlin Antlaşması
  • Sırp İsyanı(1804)
  • 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı ve Bükreş Antlaşması
  • Yunan İsyanı
  • 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı ve Edirne Antlaşması
  • Mehmet Ali Paşa isyanı
  • Tanzimat Fermanı(1839)
  • Kırım Savaşı(1853-1856)
  • 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı)
  • Dömeke savaşı (1897 Osmanlı Yunan savaşı)
  • Trablusgarp Savaşı (1911-1912)
  • Balkan Savaşları (1912-1913)
  • I. Dünya Savaşı (1914-1918)
  • Çanakkale Savaşları (1915-1916)
  • Saltanatın Kaldırılması (1922)

Devlet Örgütü [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Devlet Teşkilatı

Fatih, Osmanlı ve sürekli bir yapı kazandırmak için önemli düzenlemeler yaptı. Yönetim, maliye ve hukuk alanında koyduğu kuralları içeren Fatih Kanunnamesi, sonraki dönemde de yürürlükte kaldı. Bu kanunname, tahta çıkan padişaha devletin geleceği için kardeşlerini öldürme hakkı veriyordu. Fatih’in Osmanlı Devleti düzenine ilişkin temel ilkelerin pek çoğu, Tanzimat dönemine kadar geçerliliğini korudu.

Saltanat Makamı [değiştir]

Ana madde: Osmanlı padişahları

Ayrıca Bakınız: Osmanlı Hanedanı soy ağacı

Osmanlı hanedanınıdan 36 padişah toplam 623 sene hüküm sürmüştür. İlk önce Bey diye adlandırılan padişahlar, 1383'den itibaren Sultan, 1517 tarihinden sonra da Sultan unvanına ek olarak Halife unvanını da taşımaya başlamışlardır.

Osmanlı padişahları tahta çıktıklarında yayımladıkları bir tür genelge olan Adaletnâme; kanunlara uyulması ve herhangi bir haksızlığa hiç kimsenin uğratılmaması konuları hakkında kaleme alınırdı.

Türk tarihi

 

Divan-ı Humayun [değiştir]

Osmanlı Devleti kurulduğunda bir divan vardı ve belli başlı uyeleri bulunmaktaydı. Bunlar; Padişah,Vezir-i Azam, Rumeli ve Anadolu Kazasker'leri, Defterdar, Şeyhülislam,Kaptan-ı Derya, Nişancı

Fatih Sultan Mehmet'ten sonra Vezir-i Azamların görüşlerini daha rahat söylemesi için padişahlar arka tarafa bir bölümde izlemiş toplantılara Vezir-i Azam başkanlık yapmıştır.

Divan-ı Humayun Üyeleri [değiştir]

Vezir-i Azam:Padişahtan sonraki en yetkili devlet adamıdır. Padişahın mührünü taşırdı.Bugünkü başbakandır.
Vezir:Sadrazamdan sonraki en yetkili kişidir. Sadrazamın verdiği görevleri yapardı.
Kazasker: Anadolu ve Rumeli'de olmak üzere iki ayrı kazasker bulunurdu. Adalet işlerine bakardı. Ayrıca kadı ve müderrislerin atamasını ya da görevden alma işini yapardı. Bugünkü yargı görevini yaparlardı.
Defterdar:Anadolu ve Rumeli'de iki ayrı defterdar vardı. Rumeli'deki baş defterdardı. Maliye işlerini yapardı. Bugünkü Maliye bakanlığı görevini yürütürdü.
Nişancı:Tapu,kadastro,fethedilen yerleri gelirlerine göre deftere kaydetmek işlerini yürütürdü.
Şeyhülislam:Devlet'te iken verilen kararların İslam'a uygun olup olmadığına karar verir, bu karara fetva denirdi. Sadrazamla eşit rütbedeydi.
Kaptan-ı Derya:Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumludur. İstanbul'dayken Divan toplantılarına katılırdı.

Divan-ı Hümayun 2.Mahmut dönemi'de kaldırılarak yerine nazırlıklar(bakanlıklar)kuruldu.

Yerel Yönetimler [değiştir]

Osmanlı Devleti yönetim birimleri bakımından büyükten küçüğe aşağıdaki gibidir.

Yönetim Birimleri

  • Kaza (Eyalet)
  • Sancak (İl)
  • Nahiye (Bucak)
  • Kasaba
  • Köy

Yönetenler

  • Kazayı Beylerbeyi
  • Sancağı Sancakbeyi yönetmekteydi.

Din [değiştir]

Osmanlı Devleti'nde İslamiyet baskın din olmakla birlikte, İslam inancında "semavi dinler" olarak kabul edilen Musevilik ve Hıristiyanlık dinlerinin mensupları, millet sistemi sayesinde o dönemde batı ülkelerinde azınlık dinlerine gösterilen hoşgörünün üzerinde bir rahatlık içinde yaşamayı sürdürdüler. Hristiyanlığın Ortodoks ve Gregoryen kiliseleri millet sistemi içinde meşru bir şekilde örgütlenmiş durumdaydı. Bu inançlara mensup kişiler, kendi dini kurallarına göre yargılanırdı.

Buna karşılık millet sistemine dahil olmayan dinlerin, devlet içinde meşru bir varlığı bulunmuyordu.

Halifelik [değiştir]

Ana madde: Hilafet

Hilafet veya Halifelik, İslami siyasi ve hukuki yönetim makamına ve yönetime verilen isimdir. Halife ise Hilafet makamındaki kişiye denir. İslamiyet Peygamberi Muhammed'in ölümünden sonra makam bir süre daha bir yönetim biçimi olarak varlığını sürdürmüş olsa da zamanla daha çok İslami bir toplumu veya İslam Devleti'ni vurgulamak için kullanılan bir terim olmuştur.

Halifelik daha çok müslümanların Sünnî kanadının temsilcisi olarak kabul görmüştür. Şiî kanadı büyük ölçüde Sünnî hilafet yönetimi altında yaşasa da Halife'yi kabul etmemişlerdir. Halifeliği Şiî'likteki ya da Alevilik'teki İmamet'ten farklı kabul etmek gerekir. İmamet teokratik bir özellik taşımasına rağmen, Halifelik teokratik bir özellik taşımamıştır. Halifeler yetkilerini saltanat dahi olsa Ümmet'in biat'ı ile devralmışlar, yönetim işlerini de büyük ölçüde danışmaya dayalı olarak yürütmüşlerdir. Bu anlamıyla teokratik olmaktan öte dünyevîdir.

Halife, ilk zamanlarda İslam toplumunda ilerigelenlerin seçimiyle başa geldiği halde, Emevi ailesine geçmesinin ardından saltanat şeklini almıştır. Abbasi Hanedanı'ndan gelen halifelerin 10. yüzyılda zayıflamasına kadar devlet başkanı görevini yürüten halife, bu dönemde siyasi gücün yerel hükümdarların eline geçmesinin ardından sadece ruhani önder veya İslami toplulukların onursal lideri haline gelmiştir. Abbasiler döneminde Bağdat'ta yaşayan halife, Moğolların 1258 yılında Bağdat'ı yağmalamaları sonucunda Mısır'a Memluk himayesine kaçmış, 16. yüzyılın başında Yavuz Sultan Selim'in Memluklar'a son vermesiyle birlikte İstanbul'a taşınmıştır. Daha sonra Osmanlı Hanedanı'na geçen halifelik, 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kaldırılmıştır.

Osmanlı'da misyonerlik [değiştir]

Ana madde: Osmanlı'da misyonerlik

1820 yılında başlayan ve Kurtuluş Savaşı'na sonuna kadar süren zaman içerisinde Osmanlı Devleti'nde misyonerlik faaliyetleri çok hızlı bir şekilde gelişmiştir. Misyonerlik faaliyetlerini bu denli başarılı olmasında şüphesiz Osmanlı Devleti'nin Islahat Fermanı ile verdiği ayrıcalıklar, kapitülasyon anlaşmaları ile verilen ayrıcalıklar ve Osmanlı Devleti'nin bölgelerine ilgi göstermemesi etkili olmuştur. Başlangıçta kendilerine Anadolu'da hedef bulamayan misyonerler daha sonra Ermenilere odaklanıp çalışmalarında başarılı olmuşlardır. Açtıkları okullardan mezun olanların başarılı olmaları bu okulların etkilerini artırmıştır. Hatta zamanla Müslüman Türkler dahi çocuklarını bu okullara göndermişlerdir.

Misyonerlerin genel hedef kitleleri, İslamiyet'in yaygın olduğu bölgeler olmuştur. Bu çalışma Osmanlı Devleti ile sınırlı kalmayıp Afrika Kıtası, Arap Yarımadası, İran ve Orta Asya halklarına yönelik bir çalışmadır.

Ordu [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Askeri Teşkilatı

Osmanlı ordu teşkilatı Anadolu Selçukluları, İlhanlılar ve Memluklular devletlerinin askeri teşkilat yapılarından belirli ölçülerde yararlanılarak kurulmuştur.

Osmanlı Devleti Ordusu'nun Başkomutanlık görevini Hakanlar yapmışlardır.

Yaya ve atlılardan oluşturulan ordunun atsız kısmı "yaya”, süvarileri ise "müsellem” şeklinde adlandırılmıştı. Kapıkulu Ocakları'nın kuruluşuna kadar savaşlarda fiili olarak hizmet gördüler.

Osmanlı Devleti'nin temeli atılırken süvari olan beylik kuvvetlerinin yerine vezir Alâaddin Paşa ile Kadı Cendereli Kara Halil'in tavsiyeleriyle Türk gençlerinden oluşan ayrı ayrı biner kişilik yaya ve müsellem isimleriyle muvazzaf ade ve süvari kuvveti kuruldu.

Kara Kuvvetleri Ordusu [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Ordusu
Topcu arma

Yaya ve müsellemlerin temelini attığı ordu teşkilatı zamanla kuvvet ve sınıflara ayrılmıştır. Osmanlı ordusu başlıca 3 ana kuvvetten oluşmaktadır. Bunlar; Kapıkulu Ocağı, Eyalet Askerleri, Akıncılardır.

Kapıkulu Ocağı, Osmanlı Devleti'nin sürekli ordusunu oluşturan ve doğrudan padişaha bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına verilen addır. Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı Devleti'nin askeri gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu.

Donanma [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Donanması
Bir minyatürde Osmanlı kadırgası.

Osmanlı Devleti'nin denizcilikle ilgilenmeye başlaması İzmit ve Gemlik taraflarının, daha sonra da Karesi ilinin alınması ile başlamaktadır. Karesi Beyliği gemilerinden faydalanılarak, Rumeli'ye geçen Osmanlı, 1390 yılında Gelibolu'da önemli bir tersane yapmıştır.

Saruhan, Aydın ve Menteşe beylikleri gibi denizde kıyısı olan beylikler, Osmanlı Devleti'nin idaresine girince, onların tersanelerinden de istifade edilmişti.

Bu yıllarda Türk Denizciliği'nin ilk ismi Çaka Bey İzmir'de donanmasını kurmuş, daha sonra ise kızını Kılıçarslan ile evlendirmiştir.

Ayrıca daha sonralardan donanmamıza kadırga isimli gemiler girdi. Kadırga hem küreği hem de yelkeni olan gemidir.

Hava Kuvvetleri [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Hava Kuvvetleri

Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa tarafından temelleri atılan Osmanlı Hava Kuvvetleri, 1911 yılında Fen Kıtaları Müstahkem Genel Müfettişliği 2. Şubesi bünyesinde Havacılık Komisyonu adıyla faaliyete geçirilmiştir.

Havacılık Komisyonu'nun temellerini Fransa’dan satın alınan biri 25 Beygirlik, biri de 50 Beygirlik iki uçak oluşturmuştur.

 

...

Ekonomik yapı [değiştir]

Ana madde: Osmanlı İktisâdi Yapısı

Son Padişah'a kadar bütün Osmanlı paraların üzerinde Kostantiniye ibaresi kullanılmıştır. Kurtuluş Savaşında Yunanlıların bunu Yunan Kralı Konstantini kastederek kullanmaları üzerine kullanılmaktan vazgeçilmiştir

Osmanlı topraklarındaki şu anki devletler [değiştir]

Osmanlı Devleti'nin sahip olduğu topraklar üzerinde şu an toplam 64 ülke vardır. Ayrıca Osmanlı 8 ülkeyi Hilafeten kendisine bağlamıştır. Yine Osmanlı Ordusu çeşitli zamanlarda 14 değişik ülkede bulunmuştur...




Eski Osmanlı topraklarında şu an bulunan devletler listesi

Osmanlı hakimiyeti ve himayesi altında kalmış ülkeler (kısaca Osmanlı coğrafyası) ve Osmanlı'ya bağlı kalma süreleri aşağıda belirtilmiştir.

Konu başlıkları

[gizle]
  • 1 Doğrudan Osmanlı Devleti'ne bağlı toprakların listesi
    • 1.1 Balkanlar
    • 1.2 Kafkasya
    • 1.3 Ortadoğu
    • 1.4 Afrika
  • 2 Diğer
    • 2.1 Himaye Bölgeleri
      • 2.1.1 Doğu Avrupa
      • 2.1.2 a) Lehistan Krallığı
      • 2.1.3 b) Eski Altınordu Hanlıkları
      • 2.1.4 c) Haraç veren devletler
      • 2.1.5 Asya
      • 2.1.6 a) Orta ve Güneydoğu Asya
      • 2.1.7 b) Arabistan içleri ve Umman
      • 2.1.8 Afrika
      • 2.1.9 a) Fas Sultanlığı
      • 2.1.10 b) Merkezi Afrika ve Sahra Çölü
      • 2.1.11 c) Doğu Afrika
    • 2.2 Hilafeten bağlı yerler
    • 2.3 Osmanlı donanmasının ve ordusunun değişik sürelerde bulunduğu ülkeler
  • 3 Kaynakça
    • 3.1 Osmanlı yayılma sahası ile ilgili kitaplar

Doğrudan Osmanlı Devleti'ne bağlı toprakların listesi [değiştir]

Balkanlar [değiştir]

  Devlet Dönemi Toplam Süre O dönemki adı
Türkiye 1299-1922 623 yıl Anadolu/Karaman/Sivas vs.
Bulgaristan 1363-1878/1908 515/545 yıl Sofya Vilayeti, Tuna Vilayeti, Şarkî Rumeli Vilayeti
Makedonya 1371-1913 542 yıl Manastır Vilayeti
Yunanistan 1393/1456/1460-1830/1913 370/437/520 yıl Mora-Teselya
Sırbistan 1459-1878 419 yıl Belgrad Paşalığı, Niş Vilayeti
Karadağ (devlet) 1479-1878 399 yıl Karadağ Kazası, İşkodra Vilayeti, Yenipazar Sancağı
Bosna-Hersek 1463-1878/1908 415/445 yıl Bosna Vilayeti, Hersek Vilayeti
Hırvatistan 1540-1687 147 yıl Bosna Vilayeti, Kanije Vilayeti
Kosova 1389-1913 524 yıl Kosova Vilayeti
Romanya 1394/1538/1541-1878 484/340/337 yıl Eflak Voyvodalığı, Boğdan Voyvodalığı, Erdel Voyvodalığı
Moldova 1538-1812 274 yıl Besarabya
Ukrayna 1478-1774 296 yıl Kırım Hanlığı, Podolya, Kazak Hatmanlığı, Özi Vilayeti
Macaristan 1526-1686/1718 160/192 yıl Budin Paşalığı, Kanije Vilayeti, Eğri Vilayeti, Temeşvar Vilayeti
Slovakya 1663-1685 22 yıl Uyvar Vilayeti, Orta Macar Krallığı
Voyvodina 1526-1718 192 yıl Temeşvar Vilayeti
Arnavutluk 1468-1913 445 yıl İşkodra Vilayeti, Kosova Vilayeti, Yanya Vilayeti

Kafkasya [değiştir]

  Devlet Dönemi Toplam Süre O dönemki adı
Gürcistan 1480-1829/1878 349/398 yıl Çıldır Eyaleti, Abhaz Memleketi, Açıkbaş Hanlığı
Ermenistan 1553-1555, 1578-1605, 1724-1736 41 yıl Revan Vilayeti
Azerbaycan 1578-1604, 1917-1918 27 yıl Şirvan
Rusya (Kafkasya) 1475-1739, 1918 265 yıl Dağıstan, Kabartay [1]

Ortadoğu [değiştir]

  Devlet Dönemi Toplam Süre O dönemki adı
Irak 1534-1918 384 yıl Musul, Bağdat, Basra
Suriye 1516-1918 402 yıl Halep Vilayeti, Şam Vilayeti
Ürdün 1516-1918 402 yıl Şam Vilayeti
İsrail 1516-1918 402 yıl Kudüs-i Şerif Mutasarrıflığı
Lübnan 1516-1918 402 yıl Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığı
Filistin 1516-1917 401 yıl Kudüs-i Şerif Mutasarrıflığı
Kuveyt 1546-1914 368 yıl Kuveyt Kazası
Suudi Arabistan 1518-1803/1811-1919 393 yıl Mekke Şerifliği, Al-Ahsâ Vilayeti, Necit Kazası
Katar 1871-1913 42 yıl Katar Kazası
Bahreyn 1552-1559 7 yıl Bahreyn Emirliği
Yemen 1538-1635/1869-1918 146 yıl Yemen Vilayeti
Umman [2] 1551-1552/1581-1588 8 yıl Maskat
Batı İran 1585-1603/1635-1639/1724-1730 28 yıl Azerbaycan/Luristan/Irak-ı Acem
KKTC 1571-1878/1914 307/343 yıl Kıbrıs
Kıbrıs Cumhuriyeti 1571-1878/1914 307/343 yıl Kıbrıs

Afrika [değiştir]

  Devlet Dönemi Toplam Süre O dönemki adı
Mısır 1517-1882/1914 365/397 yıl Mısır
Libya 1551-1912 361 yıl Trablusgarp-Bingazi-Fizan
Cezayir 1517-1830, 1885-1911 313/339 yıl Cezayir, Fizan Kazası
Tunus 1512-1535/1574-1881 307/330 yıl Tunus
Sudan 1517-1882/1914 365/397 yıl Nübye, Darfur, Kordofan, Bahr-ül Gazel
Eritre 1555-1885 330 yıl Habeş Eyaleti
Cibuti 1555-1884 329 yıl Habeş Eyaleti
Somali 1555-1916 361 yıl Habeş eyaleti/Zeyla Kazası
Fas[3] [4] [5] [6] 1554, 1576-1578 3 yıl Fas Sultanlığı
Doğu Fas 1517-1830 313 yıl Cezayir Paşalığı
Doğu Etyopya [7] 1875-1882 7 yıl Harar Emirliği
Nijer [8] [9] 1875-1906 31 yıl Fizan Sancağı/Kavar Kazası
Çad [10] [11] 1875-1912 37 yıl Fizan Sancağı/Reşade Kazası
Kenya [12] [13] [14] [15] 1584-1589 5 yıl Mombasa
Uganda [16] 1872-1882 10 yıl Hatt-ı Üstüva Vilayeti

Diğer [değiştir]

Himaye Bölgeleri [değiştir]

Doğu Avrupa [değiştir]

a) Lehistan Krallığı [değiştir]

Osmanlı Devleti, Doğu Avrupa'da 1576 yılında Lehistan krallığını himaye altına alarak, nüfuzunu Belarus, kuzey Ukrayna, Letonya, Litvanya, Estonya topraklarına kadar genişletmiş ve Baltık Denizi'ne kadar uzanmıştır [17]. Sokullu Mehmet Paşa Fransız Valois hanedanı mensubu Henryk II Walezy'nin taç giymek üzere Fransa'ya kaçmasının ardından Polonya'da çıkan veraset kavgalarına müdahale etmiş ve o dönem Osmanlı Devleti'ne bağlı olan Erdel'in voyvodası Stefan Báthory'yi "Lehistan Kralı" olarak seçtirmiştir. Adıgeçenin hükümdarlığının son yıllarına doğru Osmanlı nüfuzu zayıflamış, 1586'da tahta geçen Zygmunt III Vasa döneminde tamamen kaybolmuştur.

b) Eski Altınordu Hanlıkları [değiştir]

Çeşitli tarihlerde Kazan Hanlığı [18] (1521-1531, 1533-1546, 1546-1551), Kasım Hanlığı (1486-1512)[19] Nogay Hanlığı (1548-1711) [20], Astrahan Hanlığı (1532-1549) ve Başkırdistan Hanlığı (1656-1738) [21] Osmanlı himayesine girmişti.

c) Haraç veren devletler [değiştir]

Avusturya (1533-1606) ve Venedik (1517-1699) Osmanlı Devleti'ne, Rusya (1480-1677) ve Polonya (Lehistan) ise Osmanlı Devleti'ne bağlı konumdaki Kırım Hanlığı'na vergi veren (Haraçgüzar) devletler olmuşlardır.Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri 5 Eylül 1795 imzalanan ABD-Osmanlı Sözleşmesi ile Osmanlı'ya vergi ödemiştir.Fransa'da Osmanlı Devleti'ne haraç veren devletler arasında olmuştur.

Asya [değiştir]

a) Orta ve Güneydoğu Asya [değiştir]

Osmanlı Devleti 16.yy'dan itibaren önce İran'a sonra Rusya'ya karşı Orta Asya'da bulunan Türk Hanlıklarıyla ilişkiye girmiş, Orta Asya'daki bu hanlıklar özellikle 19.yy'da kendilerine yönelik Rus ve Çin tehdidine karşı Osmanlı Devletine tabiiyet arzetmişlerdi (Buhara ve Kaşgar Hanlıkları gibi). Bunun dışında Güneydoğu Asya'da Açe Sultanlığı önce Portekiz daha sonra Hollanda tehdidine karşı Osmanlı tarafından himaye edilmişti. Ayrıca yine Orta Asya'da Rus tehdidine karşı, Güneydoğu Asya'da da sömürgeci Batı devletlerine karşı farklı zamanlarda çeşitli hanlıklar ve sultanlıklar Osmanlıyla işbirliğine girmiş ve tabiiyet arzetmişlerdi.

b) Arabistan içleri ve Umman [değiştir]

Arabistan içleri, yerli hânedânlar ve bunların başında bulunan şeyh veya emîr denilen mahalli idareciler tarafından idare ediliyordu. Arabistan'ın batı kesimini Cidde'de oturan Osmanlı beylerbeyisi ve doğu kesimini de Bağdad veya Basra beylerbeyisi ve bir zamanlar da Lahsâ beylerbeyisi idare ediyordu. Bunlar, yerli emir ve şeyhleri sadece koordine etmekteydiler. Mekke ve Hicaz'ın tümü ise, tamamen Hâşimîler neslinden gelen ve Şerîf denilen idareciler tarafından yönetiliyordu. Umman'da ve Basra Körfezi'nde ise gücünü 16. yy'ın sonundan itibaren itibaren Portekize kaptırmıştır. Katar ve Bahreyn de ise, 1871'de Katar emirinin daveti üzerine Katar'a Osmanlı askeri yerleşmiş ve El Sani ailesi Osmanlı kaymakamı olarak görev yapmaya başlamıştır. Fakat Osmanlı himayasi hem pek etkili olmamış, hem de kısa sürmüştür. 19yy'da hem Mısır hem Osmanlı kuvvetlerinin Arabistan içlerine yaptıkları seferlerle buradaki yerel yönetimlere son verilmiştir.

Afrika [değiştir]

a) Fas Sultanlığı [değiştir]

Kuzey Afrika'da Fas Sultanlığı ilk kez 1553 yılında himaye altına alınmıştır. Dost Vattasiler'in devrik kralı Abou Hassoun'un yardım desteğini yanıtsız bırakmayan Cezayir Valisi Salih Paşa o yıl Fez kentine girerek adıgeçeni tahta çıkarmıştır. Ancak 1554 Eylül'ünde Saadi lideri Muhammad al-Şeyh Fez kentini geri almıştır. Böylece Fas'taki Osmanlı himayesi bir yıl sürebilmiştir.

1576 yılında ise bu defa Saadilerden Abdülmelik, Fas Kralı yeğeni Muahmmed al-Mütevekkil'i devirmek ve tahta geçmek için Osmanlılardan yardım istemiş, hatta Osmanlıların Tunus'u fethiyle sonuçlanan sefere (1574) de katılmıştır. 1576 yılında tekrar Fez'e giren Osmanlı ordusu al-Mütevekkil'i devirerek Abdülmelik'i tahta çıkarmıştır. Böylece Fas tekrar Osmanlı himayesine girmiştir.

Devrik Sultan al-Mütevekkil Portekizlileri yardıma çağırınca, Portekiz Kralı Sevastiao ile al-Mütevekkil'in bir yanda, Osmanlı ordusunun desteklediği Abdülmelik'in diğer yanda çarpıştığı Vadiyüsseyil Muharebesi meydana gelmiştir. (4 Ağustos 1578) Savaş neticesinde üç kral da maktul düşmüş, Portekiz ordusu iki yıl sonra İspanya egemenliğine düşecek kadar (1580) örselenmiş, Portekiz Donanması Tanca açıklarında Osmanlılarca imha edilmiş, Osmanlı yanlısı Ahmed al-Mansur tahta çıkmıştır. Osmanlılar, geride devre dışı kalmış, hatta egemenliğini kaybetmiş bir Portekiz ile Cezayir için tehdit arzetmeyen ve Osmanlı'ya eğilimli bir Fas sultanı bırakarak Fas topraklarından çekilmişlerdir. Bu bağlamda Fas üzerindeki Osmanlı himayesi 1553-54 ve 1576-78 olmak üzere toplam üç yıl sürmüştür.

Portekiz tehdidinden ve iç karışıklıklardan kurtularak istikrara kavuşan Fas Sultanlığı bugünkü Moritanya, Senegal, Gambiya'yı fethetmiş, 1591'de Songhay İmparatorluğu'nu yıkarak bugünkü Nijer, Mali ve Burkina Faso topraklarını ele geçirmiştir. Ancak bu fetihler Osmanlı himayesi döneminde gerçekleşmediği gibi, XVII. Yüzyılda Osmanlı Devleti'nin Cezayir üzerindeki hükümranlığı da zayıflamaya başlamıştır.

b) Merkezi Afrika ve Sahra Çölü [değiştir]

1552 yılında Cezayir Valisi Salih Reis ilk kez Sahra Çölü'ne yürüyerek Ouargla ve Touggourt kentlerini zaptetmiştir [22]. 1554 yılında ise Fizan bölgesi Trablusgarp Eyaletine katılmıştır. Turgut Reis'in valiliği sırasında Çad ve Nijer topraklarıyla Nijerya ve Kamerun'un kuzeyine egemen olan Kanem-Bornu Devleti elçi göndererek Osmanlı Devleti'nin metbuluğunu tanıdığını beyan ederek, Sahra-Trablusgarp kervan yolunun eskisi gibi kendilerine açık olmasını talep etti. Bu şekilde ilk Osmanlı-Bornu ilişkileri kurulmuştur. 1555 yılında bir anlaşma da imzalandı. Bu, bir ticaret anlaşması ve dostluk ittifakı niteliği de taşıdı. 1574 yılında Sultan III. Murat zamanında da Kanem Bornu’dan bir elçi heyeti İstanbul’a geldi. Osmanlı Devleti, Kanem Bornu’dan Mekke ve Medine’ye giden Hac ve Ticaret yolunun güvenliğini sağlamayı taahhüt emiş, buna karşılık Kanem Bornu, Kuzey Sudan’dan gelen ve Büyük Sahra yolu ile Kuzey Afrika’daki Osmanlı limanlarına ulaşan altın yolunun güvenliğini sağlamıştır. Stratejik amaçlı bu ittifak, Amerika’nın keşfinden sonra Avrupa’ya çok miktarda gelen kıymetli madenler karşısında Osmanlı devletinin altın ihtiyacını güvenlik altına alma kaygısından kaynaklanmıştır. Öte yandan, Batı Afrika’da etkili olan Portekiz, Büyük Sahra’dan geçen altın yolunu Fas’ın da yardımı ile Atlas Okyanusu’na kaydırma çabasındaydı [23]. 1580'de Bornu Sultanı İdris Alaoma Osmanlı Devleti'ne yeniden elçi göndererek tâbi olduğunu yinelemiş ve bu sefer ateşli silah gönderilmesi talebinde bulunmuştur. Dönemin padişahı III. Murad bugün Nijerya'da yeralan Bornu'nun başkenti Ngazargamu'ya 200 kişilik bir elçilik ve silahtar heyetiyle birlikte talep edilen silahları göndermiş ve bu şekilde ateşli silahlar tarihe ilk kez Sahra'ya girmiştir [24]. Bu talebin yerine getirilmesiyle Sultan Alaoma XIX. yüzyılın sonuna kadar bölgede tek egemen devlet olacak sultanlığının sınırlarını genişletmiş, Sahra ticaret yollarını da güvenlik altına alarak ülkesini refaha kavuşturmuştur.

Daha sonra, Avusturya (1593-1606), Lehistan (1620-21) ve İran savaşları (1578-90, 1603-12, 1615-18, 1623-39), Celali isyanları, ayrıca Trablusgarp Vilayetinin merkez denetiminden uzaklaşması sonucunda iç sorunlarla da boğuşan Osmanlı Devleti'nin bölgeyle ilişkisi kesilmiştir. Osmanlı Devleti, bölgedeki hukukunu Fransız sömürgeciliği Batı Afrika'ya yayılırken bölgedeki Müslüman krallık ve sultanlıkların, ve bu arada Bornu'nun, yardım talebi üzerine hatırlamıştır. Ancak 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından ordusu iyice örselenmiş olan Osmanlı Devleti, diplomatik girişimlerle sonuç almaya çalışmış, ancak bölgenin tedricen Fransız işgaline girmesini engelleyememiştir.

c) Doğu Afrika [değiştir]

Doğu Afrika'da ise 16.yy'ın başlarından itibaren bölgede bulunan çok sayıda küçük sultanlık Osmanlı Devletinden Portekiz tehlikesine karşı yardım almaya başlamış ve Osmanlı Devleti 1585-1586 yılları arasında Somali'den Maputo'ya (Mozambik'e) kadar olan bölgede denetimi elinde bulundursa da 1589'dan itibaren üstünlüğü Portekizlilere kaptırmıştır.

Orta Afrika'da ise 19.yy'ın 2.yarısından itibaren Uganda'da Hattı-İstiva Eyaleti kurulmuş, devletin nüfuz alanı, bu eyaletin çevresinde bulunan yerli hanedanlarla yapılan himaye antlaşmalarıyla, bugünkü Kongo, Orta Afrika Cumhuriyeti, Ruanda ile Burundi'ye kadar genişlemiştir. Ancak özellikle Uganda çevresindeki hanedanlar sık sık taraf değiştirmekte; bazen Avrupa tarafında olurlarken, bazen Osmanlı tarafına geçmekteydiler.

Hilafeten bağlı yerler [değiştir]

Hindistan Müslümanları (Pakistan, Hindistan ve Bangladeş)[25], Sri Lanka [26] , Maldiv Adaları [27] , Afganistan, Singapur [28], Malezya [29] Endonezya [30], Komor Adaları, Kenya [31], Tanzanya [32], Mozambik [33], Güney Afrika Cumhuriyeti [34], Batı Türkistan Hanlıkları (Hive, Buhara ve Hokand Hanlıkları) [35], Doğu Türkistan [36] [37]

Osmanlı donanmasının ve ordusunun değişik sürelerde bulunduğu ülkeler [değiştir]

Fransa [38], İspanya [39], Portekiz [40], İtalya [41], Malta [42], İngiltere [43], Monako [44], Hollanda, Belçika, İsveç [45], Norveç [46], İzlanda [47], İrlanda [48], Cebelitarık, Danimarka [49], Hindistan [50], Pakistan [51], Almanya [52], Liechtenstein, Çek Cumhuriyeti [53], Avusturya [54], İsviçre, Grönland, Kanada [55], Endonezya, Sri Lanka