Loading...

AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU


Aşık Veysel

Aşık Veysel Şatıroğlu (1894 - 1973), 1894'te Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Babası 'Karaca' lakaplı, Ahmet adında bir çiftçidir. Veysel'in doğduğu sıralar, çiçek hastalığı Sivas yöresinde etkisini çok şiddetli gösteriyordu. Çiçek yüzünden Veysel'den önce, iki kız kardeşi yaşamlarını yitirmişti.

Aşık Veysel hakkında ansiklopedik bilgi


Aşık Veysel

 

Halk Ozanı

“Üçyüzonda gelmiş idim cihana”

 

Aşık Veysel Şatıroğlu (1894 - 1973), 1894'te Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Babası 'Karaca' lakaplı, Ahmet adında bir çiftçidir. Veysel'in doğduğu sıralar, çiçek hastalığı Sivas yöresinde etkisini çok şiddetli gösteriyordu. Çiçek yüzünden Veysel'den önce, iki kız kardeşi yaşamlarını yitirmişti.

Sivas ili Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda sol gözünü, bir talihsizlik sonucuyla da sağ gözünü kaybetti. Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı, 1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.

Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı. 1970'li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Şarkışla'da her yıl adına şenlikler yapılır.

Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yöntemi gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de var. Şiirleri, Deyişler (1944) , Sazımdan Sesler (1950) , Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.

 

Hayatı

1901'de yedi yaşına girdiği sıralarda Sivas'ta çiçek salgını yeniden yaygınlaştı ve o da yakalandı bu hastalığa. Sağ gözünün görme şansı vardı ve ışığı seçebiliyordu bu gözüyle o sıralar. Ne var ki, yakasını bırakmayan olumsuzluklar Veysel'in diğer gözünün de kör olmasına sebep oldu.

Emlek yöresi olarak adlandırılan Sivas'ın âşığı ve ozanı bol diyarında, Veysel'in babası da şiire meraklı ve tekkeyle içli-dışlı birisiydi. Veysel'in üzüntüsünü az da olsa unutması için bir saz aldı ve halk ozanlarından şiirler okuyup, ezberletir oğluna. İlk saz derslerini babasının arkadaşı olan Divriği'nin köylerinden Çamışıhlı Ali Ağa'dan (Âşık Alâ) aldı ve kendini de iyice saza verdi; usta malı şiirlerden çalıp söylemeye başladı.

Aşık Veysel'in hayatında ikinci önemli değişiklik seferberlikte başladı. Kardeşi Ali ve arkadaşları harp için cephelere gidince, arkadaşsızlık ve kardeş acısı, sefalet, onu umutsuzluğa sürükledi ve yalnızlığı daha derinden hissetmeye başladı.

Veysel'in annesi ve babası seferberlik sonlarına doğru 'belki biz ölürüz ve kardeşi Veysel'e bakamaz' düşüncesiyle Veysel'i akrabalarından Esma adında bir kızla evlendirdiler ve Esma'dan bir kız, bir oğlu oldu Veysel'in. Oğlan çocuğunun daha on günlükken ölümüyle hayata küsen Veysel, bundan sonra 24 Şubat 1921'de annesi, ondan 18 ay sonra da babasının ölümüyle iyice yıkıldı.

Ağabeysi Ali'nin bir kız çocuğu daha olunca çocuklara ve işlere bakması için bir hizmetkâr tuttular. Bu hizmetkar ileride Veysel'in bağrında açılacak başka yaranın da sebebi olacaktır. Bir gün Veysel hasta yatarken, kardeşi Ali de keven toplamakta iken, Veysel'in ilk eşi olan Esma'yı kandırarak kaçırdı. Veysel'in acılı yaşamına bir acı daha eklendi böylece.

Karısı bir başına bırakıp gittiğinde Veysel'in kucağında henüz altı aylık kızı vardı. İki yıl yaşadıktan sonra o da hayata gözlerini yumdu.

Veysel'in köyünden ilk ayrılışı şöyledir: Zara'nın Barzan Baleni köyünden Kasım adında birisi Veysel'i köyüne götürerek iki üç ay beraber yaşadılar. Kendisini Adana'ya göndermeyen Deli Süleyman, Sivas'lı Kalaycı Hüseyin, Veysel'e yol arkadaşlığı ettiler. Dönüşte Veysel, Hafik'in Yalıncak köyüne ve Zara'nın Girit köyüne uğrayarak 9 liraya güzel bir saz aldı; Sivas'tan Sivrialan'a dönerken arkadaşları bir 'üç kağıtçı' grubuna yakalanarak bütün paralarını kaybettiler. Arkadaşları Veysel'in 9 lirasını da alarak kumara verdiler. Veysel bu hadiseden bir müddet sonra Hafik'in Karayaprak köyünden Gülizar adlı bir kadınla evlendi.'

1931 yılında Sivas Lisesi edebiyat öğretmeni olan Ahmet Kutsi Tecer ve arkadaşları 'Halk Şairlerini Koruma Derneği'ni kurdular. Ve 5 Aralık 1931 tarihinde de üç gün süren Halk Şairleri Bayramı'nı düzenlediler. Böylece Veysel'in yaşamında önemli bir dönüm noktası işlemeye başladı.

1933'e kadar usta ozanlarından şiirlerinden çalıp söyledi. Cumhuriyet'in 10. yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer'in direktifleriyle bütün halk ozanları Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk üzerine şiirler yazdılar. Bunlar arasında Veysel'in de vardı şiirleri. Veysel'in gün ışığına çıkan ilk şiiri böylece 'Atatürk'tür Türkiye'nin ihyası'... dizesiyle başlayan şiir oldu. Bu şiirin gün yüzüne çıkışı, Veysel'in de köyünden dışarıya çıkması anlamına geliyordu.

O zaman Sivrialan'ın bağlı olduğu Ağacakışla nahiyesi müdürü Ali Rıza Bey, Veysel'in bu destanını çok beğeniyor, 'Ankara'ya gönderelim' diye istiyordu. Veysel de 'Ata'ya ben giderim' diye arkadaşı İbrahim ile yürüyerek yola düştüler ve Ankara'ya gittiler. Veysel Ankara'da konuksever tanıdıkların evlerinde kırkbeş gün misafir kaldı. Destanı Atatürk'e getirmek hevesiyle geldiğini söylüyorsa da destanı Atatürk'e okumak kısmet olmadı. Ancak, Hakimiyet-i Milliye (Ulus) basımevinde destanı gazeteye verildi ve destan gazetede üç gün boyunca yayınlandı. Bundan sonra da bütün yurdu dolaşmaya, dolaştığı yerlerde çalıp-söylemeye başladı.

Köy Enstitüleri'nin kurulmasıyla birlikte, yine Ahmet Kutsi Tecer'in katkılarıyla, sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler, Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitüleri'nde saz öğretmenliği yaptı. Öğretmenlik yaptığı bu okullarda Türkiye'nin kültür yaşamına damgasını vurmuş birçok aydın sanatçıyla tanışma olanağı buldu. 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir kanunla Âşık Veysel'e, 'Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü' 500 lira aylık bağlandı.

21 Mart 1973 günü, sabaha karşı saat 3.30'da doğduğu köy olan Sivrialan'da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde yaşama gözlerini yumdu.

Aşık Veysel'in Eserleri

 

  • Anlatamam Derdimi (5:24)

     

     

  • Arasam Seni Gül İlen (4:18)

     

     

  • Atatürk'e Ağıt (5:21)

     

     

  • Beni Hor Görme (2:46)

     

     

  • Beş Günlük Dünya (3:58)

     

     

  • Bir Kökte Uzamış (4:55)

     

     

  • Birlik Destanı (1:42)

     

     

  • Çiçekler (3:05)

     

     

  • Cümle Alem Senindir (6:44)

     

     

  • Derdimi Dökersem Derin Dereye (4:51)

     

     

  • Dost Çevirmiş Yüzünü Benden (3:12)

     

     

  • Dost Yolunda (4:43)

     

     

  • Dostlar Beni Hatırlasın (6:02)

     

     

  • Dün Gece Yar Eşiğinde (4:28)

     

     

  • Dünyaya Gelmemde Maksat (2:43)

     

     

  • Esti Bahar Yeli (2:41)

     

     

  • Gel Ey Aşık (5:35)

     

     

  • Gonca Gülün Kokusuna (5:24)

     

     

  • Gönül Sana Nasihatım (6:40)

     

     

  • Gözyaşı Armağan (3:32)

     

     

  • Güzelliğin On Para Etmez (4:31)

     

     

  • Kahpe Felek (2:58)

     

     

  • Kara Toprak (9:25)

     

     

  • Kızılırmak Seni Seni (4:58)

     

     

  • Küçük Dünyam (5:17)

     

     

  • Murat (5:13)

     

     

  • Ne Ötersin Dertli Dertli (3:05)

     

     

  • Necip (3:16)

     

     

  • Sazım (6:02)

     

     

  • Seherin Vaktinde (5:01)

     

     

  • Sekizinci Ayın Yirmiikisi (4:43)

     

     

  • Sen Varsın (4:01)

     

     

  • Şu Geniş Dünyaya (7:27)

     

     

  • Uzun İnce Bir Yoldayım (2:23)

     

     

  • Yaz Gelsin (3:02)

     

  • Yıldız (Sivas ellerinde) (3:16)